Tarihte İlk Kürtçe Radyo ve Televizyonlar

Türkiye ve Dünya Tarihi
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Tarihte İlk Kürtçe Radyo ve Televizyonlar

Mesaj gönderen Siyabend » 19 Oca 2009 22:37

Tarihte ilk Kürtçe radyo ve televizyonları hep kısa süreli oldu, her zaman siyasi ve ekonomik çıkarların kurbanı oldu. Her yeni yayından sonra Kürtler parçalandı, katledildi ya da daha katı bir şekilde yeniden inkar edildiler. Kızıl Kürdistan, Mısır, İran ve Irak’taki ilk yayınlar sonrasında yaşananlar hafızalardan silinmedi.

Kürt tarihinde merkezi devletler tarafından açılan televizyonlar ve radyolar Kürt halkının üzerinde ırki rehabilitasyon yaparak, soykırım ve imha etmenin aracı olarak kullanılmıştır. İlk radyo ve televizyon yayınları İran, Irak, Sovyetler Birliği, Mısır’da yapıldı. Bu ülkelerin bazıları televizyon yayınları yaparken bazıları ise sadece radyo yayınları yapmakla yetinmiştir. Daha çok ülke ve bölge çıkarları düşünülerek yapılan yayınların ömürleri de kısa olmuş, siyasi ve ekonomik ilişkilere kurban edilmiştir.

En uzun süreli TV, radyo ve eğitim hakkı ise Irak’ta sürdürülmüştür. Irak’ta 1970’lerde Kürtlerle varılan anlaşma gereği sadece TV ve radyo yayını değil Kürtçe eğitim ve Kürt partilerinin kurulması hakkı da tanınmıştı. Bu haklar Saddam rejimi yıkılıncaya kadar devam ediyordu.

İLK TEKNOLOJİK KÜRT YAYINI KIZIL KÜRDİSTAN’DA KURULDU

Tarihte ilk teknolojik Kürt yayını radyo frekansları üzerinde Sovyetler birliğinin desteği ve amaçları doğrultusunda Kurdistana Sor’da (Kızıl Kürdistan) kuruldu. 19 Temmuz 1923’te Sovyetlere Birliğine bağlı özerk Kurdistana Sor yönetimi ilan edildi. İlk Kürtçe radyo yayını da Kurdistan’a Sor’un başkenti Laçin’de yayın yapan merkezi Sovyet radyosu istasyonu aracılığı ile 1924 yılında yapıldı.

Mahalli düzeyde ve Kurdistana Sor devletinin sınırları içerisinde yayın yapan bu radyonun diğer Kürdistan parçalarına ise bir etkisi olmadı. Çünkü diğer Kürdistan parçalarında radyo alıcıları daha kurulmamıştı. Türkiye bile Kürtlerden 3 yıl sonra ilk radyo yayınlarıyla tanıştı.1927 de İstanbul’da ilk Türkçe radyo yayını başladı. İran da ise 1940 yılında Tahran da ilk yayın başladı. Birçok bölge ülkeleri ve Kürdistan’ı sömürgeleştiren devletlerden önce radyo yayınları yapan Kürtler, ne yazık ki ulusal birliklerini kuramadıklarından ve çağa uygun politika üretemediklerinden dolayı bölge ülkelerinin ve Kürdistan’ı sömürgeleştiren devletlerin denge oyunlarının kurbanı olmuştur.

RADYO YAYINI AMACINA ULAŞTI, KÜRDİSTAN’I YIKTILAR

Kürtler kendilerine tanınan sözde haklarla çabuk kandırılmıştır. Merkezi devletlerin radyo,televizyon ve sözde eğitim hakkı vermeleri Kürtlerde yeni umutlar yaratmış, ‘arkası gelir, yavaş yavaş, adım adım diğer hedeflere ulaşılır’ düşüncesini doğurmuştur. Kürdistan’ı sömürgeleştiren merkezi devletler ise Kürtlere daha çok saldırmak için nefes almak, Kürtleri tarihten silme, yedeğine alma ulusal bilincinden uzaklaştırarak yok etmekle yüzyüze bIrakılmanın aracı haline getirmişlerdir. Kürdistan’a Sor’da kurulan ilk Kürtçe radyo yayını da Sovyetler Birliği tarafından Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye üçgeni içerisinde rolünü oynatarak amaçlarına ulaştıktan sonra 1929 yılında Kürtçe yayını kaldırıldı ve ardından Kürdistan’a Sor devleti yıkıldı.

BAĞDAT’TA İLK YAYIN VE KATLİAMLAR

1920’lerde İngilizlerin etkisi ile kurulan Musul vilayetinin Irak’ta kalması şartlarından birisi olan Kürtçe yayın, eğitim vs gibi hakların tanınması kabul edilmişti. Türkiye Kürt haklarını resmi olarak kabul edemeyeceğini yine de Musul vilayetini istediğini açıklamıştı. İngilizler ise bu öneriyi kabul etmediler. Musul vilayeti (Kerkük’ü de kapsar) o dönem Irak a verildi. Irak ta ilk Kürtçe radyo yayını 1939’da Bağdat’ta başladı. Bağdat radyosu bünyesinde başlayan yayınlar sınırlı zaman dilimlerini kapsıyordu ve Kürtlerin temel haklarını ve değerlerini dile getirmekten uzaktı. İngilizler Kürtçe radyo yayınlarıyla Kürtleri ikna edemedi. Irak’ta İngilizlerin desteği ile Araplar, Kürtlere karşı saldırılar yaptı. Kürtler ise isyanlarla saldırılara cevap verdi. Kürtlere radyo yayın ve eğitim hakkı verdiğini açıklayan Bağdat hükümeti çok geçmeden İngilizlerle birlikte ve Güney Kürdistan’ın en büyük aşiretlerinden biri olan Zebari aşiretinin yardımıyla Kasım 1945’te Güney Kürdistan’a büyük bir operasyon düzenledi. Kürtler büyük kayıplar verdi. Barzani 10.000 adam ve aşiretinden olan kişi ile doğu Kürdistan’ın Mahabat şehrine gitmek zorunda kaldı.

FİLİSTİN’DE NAZİ KARŞITI KÜRTÇE RADYO

Kürtçe yayınları sadece Kürdistan’ı sömürgeleştiren devletler değil, Kürtler üzerinde politika üreten ve Kürt halkını çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışan çeşitli güçler de yapmışlardır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi karşıtı Kürtçe radyo yayını Filistin’de (Hayfa) kuruldu. Kürt kültürü ve müziğinin güçlendirilmesi adıyla yapılan bu yayınlarda Kürtlerin Nazi karşıtı olmaları için çalışmalar yapılıyordu. Kürtler bu yayınlarla kendi kendilerine şekil vereceklerine hep başkaları tarafından şekillendirilmek istenmiştir.

İZ BIRAKAN ERİVAN RADYOSU

Sovyetler birliği de farklı amaçlar taşısa da kendi toprakları içerisinde ikinci bir defa Kürtçe radyo yayınına 1 Ocak 1955’te izin verdi. Ermenistan’ın başkenti Erivan’da kurulan Kürtçe radyo günün birkaç saatle sınırlı yayın yapıyordu. Kurulan bütün yayınlar arasında Erivan radyosunun Kürtçe bölümü Kürt halkı üzerinde önemli etkiler bırakmıştır. Kürt halkının ulusal değerlerine ve direniş tarihine objektif tarzda bakan Erivan Radyosu, hala Kürt kültürünün tarihi hafızasında onurlu yerini korumaktadır.

TARİH 1957, MISIR’DA KÜRTÇE RADYO YAYINI BAŞLADI

Kürtçe yayın kervanına Sovyetlerden sonra Mısır da katılmıştır. Mısır’da Cemal Abdulnasır zamanında 1957 yılında Kürtçe radyo yayını yapıldı. Aynı tarihlerde kurulan Türkiye, Irak, İran, Pakistan, İngiltere ve ABD’nin gözlemci olarak katıldığı Bağdat Paktı karşıtı kurulan radyoda, Kürt davasına ve kültürüne hizmet eden Kürtçe programlar ve gerçek kültür çalışmaları da yapılmaktaydı. Her yerde olduğu gibi Mısır’da kurulan Kürtçe radyo yayınından rahatsız olan Türkiye yönetimi, bu radyonun kapatılması için özel girişimlerde bulunur. Bu durumu Celal Talabani hatıralarında şöyle anlatır: “Mısır Devlet Başkanı Cemal Abdulnasır, Celal Talabani’yi başkanlık makamına davet eder. Talabani erkenden gider. Makamında başka misafirleri olduğu gerekçesiyle beklemesini isterler. Çok geçmeden Cemal Abdulnasır Talabaniyi çağırır.görüşmede Cemal Abdulnasır Talabani’ye senden önceki misafirlerim kimlerdi, biliyor musun? der.Talabani bilmediğini söyler. Cemal Abdulnasır, Türkiye’nin Mısır’daki elçilik görevlileri ve Türkiye’den gelen bir heyet olduğunu söyler: Benden Mısır’da yayın yapan Kürtçe radyonun kapatılmasını istedi. Sebebini sorduğumda ‘Bizim Kürtleri etkileyecek yayınlar yapılıyor. Bu sorunlara sebep olur’ dediler. Ben de bildiğim kadarıyla Türkiye’de resmi olarak Kürtler yok. Önlerine beyaz bir kağıt koydum. Resmi olarak Kürtlerin Türkiye’de olduğunu kabul edin. Ben’de hemen radyoyu kapatayım dedim. Bunun üzerine kızan Türk heyeti böyle bir kağıdı imzalayamayacaklarını ve Kürtleri resmi olarak kabul etmeyeceklerini söyleyerek cıktılar.”

KATLİAM VİZESİ, KÜRTÇE TV

Türkiye, Kürtleri imha etmenin yeni yollarını geçmişte olduğu gibi, bugün de kendisine göre oluşturmuş olduğu piyon Kürtlerin eliyle inkar etmenin yeni versiyonlarıyla tarih karşısına çıkmaktadır. Kürt özgürlük hareketi karşısında zorlanan Türk devleti, ‘Kürt haklarını vereceksem de, tanıyacaksam da bu benim gibi olmalı, belki bu hakları verdiğimi dünya kamuoyuna göstererek ve Kürtleri bu oyuna getirerek Kürtleri daha çok ezmenin ve saldırı altında tutarak kendime angaje edebilirim. Yeni katliamların vizesini böylelikle alabilirim’ düşüncesiyle şimdiden hareket ettiği görülüyor. Türkiye, Kürtleri katliamdan geçirmenin vizesini dünya ve Kürt kamuoyundan almak için Kürtçe televizyon yayınını başlatmış bulunmaktadır. resmi olarak tanımadığı bir dili ve anayasal güvenceye almadığı Kürt ulusal haklarını geçici yayın ve üniversitelerdeki eğittim seanslarıyla illüzyon ve sanal evrim misali gibi tartışmalar içinde boğmaya çalışmaktadır. Bunun için plan ve projeler çoktan oluşturulmuş ve hazırlanmıştır. Geçmiş Kürt tarihi bunun derin tecrübeleri ile doludur.



İRAN’DA ÖNCE YAYIN SONRA SALDIRI

İran da 1958 yılında Kırmanşah’ta ilk Kürtçe radyo yayınını yapmaya başladı. Daha çok Mısır’a karşı kurulan radyo ile bölgedeki Kürtleri de etkisi altına almak için çalışmalar yaptı. İran Şahı’nın desteği ile sürdürülen Kürtçe yayınlarda kültür, müzik ve siyasi yayınlar kısa sürelide olsa sürdürülmeye başlandı. Birçok Kürt şairi ve sanatçısı Kırmanşah radyosunda görev yaptı ama İran’daki Kürt sorununu çözmediği gibi bölgede Kürtler üzerinde de etkili olmadı. Aksine İran Kürtçe yayının vermiş olduğu güçle Doğu Kürdistan halkı üzerinde saldırılarını çok çeşitli biçimde katmerleştirerek sürdürdü.

Değişen dünya dengelerine ve bölge çelişkilerine göre şekil alan Kürtçe yayın ve Kürt haklarının düzeyi hiçbir zaman Kürtlerin kendi talepleri doğrultusunda yapılmadı. Daima başkaları tarafından çizildi ve sadece Kürtlere oynama hakkı tanındı. Yükselen Kürt talepleri karşısında sıkışan merkezi devletler Kürtleri yeni siyasi ve diplomatik oyunlara getirmek istemişlerdir. Gelişen teknik düzey merkezi devletleri yeni arayışlara sokarak Kürtleri etkileri altına almak için yeni çalışmalar yürütmeye zorlamışlardır. Artık radyonun yerine televizyon daha etkili olmaya başlamıştır.

TARİH 1968, KERKÜK’TE KÜRTÇE TELEVİZYON KURULDU

Irak merkezi hükümeti Güney Kürdistan’da yükselen Kürt muhalefetini tasfiye etmek, marjinal düzeye indirmek ve halkın rejim karşıtı tepkilerini dindirmek için siyasi bir plan çerçevesinde ilk defa 1968 yılında Kerkük’te ilk Kürtçe televizyonu kurdu. Irak’ta Kürt muhalefetinin ikili duruşu ve farklı görüşlerden dolayı bir kesim Kürtçe televizyon yayınını tasfiye amaçlı kurulan bir tuzak olarak değerlendirirken Kürtçe televizyonda rol alan kişileri de ihanetçi olarak değerlendirdi. Bir kesim ise Irak merkezi hükümetinin atmış olduğu bu adımı uygun görerek arkasının geleceği iddiasını sürdürdü. Kürtçenin Soranice lehçesinde yapılan ve sadece Irak’ta belli bir bölgeye kapsayan Kürtçe televizyon yayınına Güney halkı fazla rağbet göstermedi aksine peşmergelerin denetimi altında yayınını sürdüren ve 1963 yılında kurulan Kürdistan’ın Sesi radyosuna daha çok rağbet gösterildi, yayınları takip edildi.

Irak merkezi hükümeti Kürtçe radyo, Kürtçe televizyon ve Kürtçe eğitimle Irak’ta yükselen Kürt muhalefetini ve direnişini kesemedi, Irak’ta Kürt sorununu çözmedi. Bunu gören Irak yönetimi yeni planlar geliştirdi. 1972 yılında Irak yönetimi Kürt partilerinin serbest olmasını, anadil ve özerklik haklarını kabul ederek anayasada Irak’ın Arap ve Kürt halklarından oluştuğu yazıldı. Kürtlere tanınan bu haklardan endişelenen Türkiye Irak’a müdahalede bulunmaya başladı. Irak’a askeri bir heyet gönderen Türkiye Irak’tan Kürtlere verilen hakların geri alınmasını bu yapılmıyorsa verilen hakların kağıt üzerinde kalması için Irak hükümetine içerden ve dışardan gereken desteğin verileceği taahhüt ederek Kürtçe radyo,televizyon ve eğitimin Soranice lehçesinde sürdürülmesini istedi. Değişen bölge dengelerine göre İran da devreye girerek Irak ta Kürtleri kışkırtmaya çalıştı. Irak hükümeti Kürtçe radyo, eğitim ve televizyon siyaseti üzerinde Irak içinde ve dışında Kürtlere yönelik yeni imha ve tasfiye planlarını ortaya koydu. Irak yönetimi soran ve Behdinan bölgesini ikiden ayıran Aakre şehrinde bir referandum yapmaya karar verdi. Kürtçe radyo ve televizyon aracılığı ile Akre’nin Kürt özerk yönetimine değil Musul’a bağlanması için propaganda faaliyetlerini sürdürdü.akre bölgesinde yaşayan zebari,surçi ve herki aşiretleri bölgenin Musula bağlanması yönünde oy kullandı.Kürt federe bölgesinde olduğu halde Akre hala Musul’a bağlı bir şehir olarak bürokratik işlemleri sürdürmektedir.

VE GÜNEY KÜRDİSTAN İKİYE BÖLÜNDÜ…

Böylelikle Güney Kürdistan Irak’ın eliyle adeta ikiye bölündü. Irak yönetimi Kürtçe radyo ve televizyon aracılığı ile özerklik anlaşmasının içeriğini boşaltmaya çalıştı.Kerkük’ün Kürt özerk yönetimine değil de Irak merkezi yönetimine bırakılacağının açıklanmasından sonra mele Mustafa Barzani Irak’la yapılan özerklik anlaşmasından çekilerek tekrar isyana başladı. Irak’ın kurmuş olduğu Kürtçe televizyon ve radyolar aranılıcılığı ile Kürt güçlerine teslim olmaları çağrısı yapılmaktaydı. Ara sıra televizyonlara çıkan Kürt sanatçılar ise her şeye rağmen Kürt direniş motiflere sahip şarkılar söylediler. Irak güvenlik güçleri Kürtçe televizyona çıkan ve dolaylıda olsa Kürt direniş şarkılarını söyleyen birçok sanatçı tutuklandı, öldürüldü ve kaybettirildi. Bunların arasında zehirlenerek öldürülen Eyaz Yusuf ve akıbeti hala belli olmayan kaybettirilen Erdewan Zaxoli gibi sanatçılar da vardı.

KÜRT KANALINDA KÜRTLERİN İDAMLARI GÖSTERİLDİ

Türkiye’nin aracılığı ve desteği ile İran ve Irak hükümetleri 1975 yılında Cezayir anlaşmasını imzaladı. Dış desteğe bağlı mücadele yürüten Güney Kürdistanlı güçler İran’ın desteğini çekmesiyle birlikte mücadeleden çekildiler. Irak yönetimi kurduğu Kürtçe radyo ve televizyon aracılığı ile Kürt davasının öldüğünü ve bittiğini ilan ediyordu. Soranice lehçesi ile okullarda verilen eğitim kitaplarını Saddam Hüseyin’in fotoğraflarıyla süsleyerek Kürt kültürü ve eğitimi adı altında Kürt copçuklarına verildi. En son 1988 yılında Saddam rejimi Halepçe’ye kimyasal bomba atıp 5 bin savunmasız Kürdü katlederken Irak ta yayın yapan Kürtçe televizyonun ekranlarında Kürtçe halay Türküleri söyleniyordu. Irak tan sonra İran da Kürtleri etkisi altına almak ve sınırları arasında köleleştirmek için devlet televizyonu olan Seher TV de Kürtçe yayınlar verdi. Ama İran buna rağmen Kürtler üzerindeki zulmüne hiç ara vermedi. Seher TV de Kürtlere verilen idamlar gösterildi. Kürt karşıtı propagandalar çeşitli biçimlerde hala yapılmaktadır.

HEP OYALAMA TATKİKLERİ

Kürtler adına Merkezi devletler tarafından kurulan Kürtçe radyo ve televizyonlar Kürt sorununun çözümüne katkı sunmaktan ziyade sadece bir oyalama ve Kürtlere karşı kullanılmak için kuruldukları görülmektedir. Kürtleri kendi politikalarına çekmek için hala birçok güç, devlet ve ticari şirketler çok sayıda televizyon ve radyo kurmaya devam ediyor. Türkiye bu kervana en geç ve en son kalan ülkenin başında gelmektedir. Çağımızda radyo ve televizyonun çok kolay olduğu ve uydular aracılığı ile herkesin ulaştığı Kürtçe televizyonlara yönelik Türkiye’nin yasakçı ve inkarcı zihniyeti artık bunu engelleyememektedir. Bu amaçla kurduğu Kürtce televizyonun Kürt sorununun çözümüne kalıcı hiçbir katkısı olmayacaktır.

Kürtler 21. yüzyılda dünya sistemi içerisinde resmi olarak konumlarını ve isimlerinin yazılmasını ve resmen tanınmalarını talep etmektedir. En katı inkarcı ve imha savaşını Ortadoğu’da Kürtlere karşı veren Türk devleti Kürt özgürlük hareketinin direnişi ve yaratmış olduğu ulusal kurumlaşmalara karşı daha fazla direnemediğinden ve inkarcı zihniyetini sürdüremediğinden dolayı devlet eliyle Kürtçe televizyon yayınına izin vererek devlete bağlı yeni Kürtler oluşturmaya çalışmaktadır.

DEVLETLERDEN BAĞIMSIZ İLK KÜRT YAYINLARI

Kürdistan tarihinde Kürdistan’ın dört parçasına hitap eden ulusal ve uluslar arası alanda ilk Kürtçe televizyonu (1995 MED TV), ilk Kürtçe radyo ve müzik kanalı (Mezopotamya Radyosu ve MMC kanalı), ilk Kürtçe günlük gazeteyi ve ilk ulusal kurumları kurup Kürt halkının hizmetine sunan Kürt özgürlük mücadelesi böylelikle tarihte ilk defa merkezi hükümetlerden bağımsız sadece Kürtlere bağlı olan bağımsız yayın kuruluşları ve kurumları oluşturmuştur.

SAMİMİLERSE KÜRTLERİ VAR OLAN KANALLARINI TANISINLAR

Kürt özgürlük mücadelesinin sonucunda bugün onlarca Kürtçe TV kanalı, radyo ve diğer Kürtçe yayınlar sürmektedir. Kürtler artık başkalarının eliyle tarihlerini, kültürlerini öğrenme ve yayma yerine artık kendileri kendi kültürlerini yayma ve geliştirmek için Kürtçe radyo ve yayın yapmaktadır. Merkezi devletler yeni kanallar açacaklarına Kürtlerin var olan kanallarını resmen tanıyarak ve destek vererek en asgari biçimde olsa samimiyetini gösterebilir. Aksi taktirde özel savaş ve psikolojik savaş amaçlı yapılacak ve Türkiye’de olduğu gibi Kürtleri tarikat örgütlemesinin içine çekerek Kürt ulusal direniş değerleri yerine Türk-İslam sentezine devşirecek Kürtçe yayınlara, geçmişte olduğundan daha farklı olarak Kürt halkı karşısında durmasını bilecektir. Halepçe’de Kürtlere karşı soykırım yapılırken Irak’ta Kürtçe televizyona çıkıp halay şarkılarını seslendiren sanatçılar, tartışmalara katılan aydınlar ve siyasetçiler gibi bugün de Kürtlere bomba yağdırılırken, Kürt coçukları sırf onurlu Kürt oldukları için katledilirken TRT’nin Kürtçe yayınlarına çıkanlar gelecekte vicdan muhasebelerini nasıl yapacaklar?

TARİH GEREKEN CEVABI VERMİŞTİR

Tarih, merkezi devletlerin eliyle kurulan ve iflas eden Kürtçe yayınlara gereken cevabı vermiştir. Günümüzde Kürtlerin resmi olarak tanınacağı, uluslararası boyuta haklarının garantiye alındığı ve tanındığı yayınlarla ikna olabilirler. Kürtler artık merkezi devletlerin onlara biçtiği ve çizdiği tek bir yolda gitmek istememektedirler. Kürtler artık başkaları tarafından değil kendi kendilerine şekil vermek istemektedirler.


ANF NEWS AGENCY


Cevapla

“Tarih” sayfasına dön