Zenginleşme Öncelik Sırası ve Cip Hassasiyeti

Beğendiğiniz veya eleştirdiğiniz yazılar
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Zenginleşme Öncelik Sırası ve Cip Hassasiyeti

Mesaj gönderen Siyabend » 29 Kas 2009 12:59

Zenginleşme öncelik sırası ve cip hassasiyeti

Resim

İzmir’de DTP’lilere taş atan veya taş atılmasını onaylayan, olsaydı atacağını söyleyen bir hanım televizyonda şöyle haykırıyordu: “Bir Türk olarak benim cipim yok ama bunlar maşallah hiç cipten inmiyorlar...”

Bu arada az önce öğrendim, İzmirli bir arkadaşımın aracı da hiç ilgisi olmadığı halde o gün tesadüfen konvoyun arasında olduğu için paramparça edilmiş...)

Çağdaşdemokratiklaik olduğundan hiç şüphemin olmadığı bu hanımefendi çok mühim bir şeye değiniyordu aslında.

Geçen senelerde yine İzmirli bir arkadaşım da şöyle demişti yolda yürürken: “Türbanlı türbanlı nasıl da utanmadan cip kullanıyor..”

Tahammülün son noktası galiba cip. Oraya kadar bastırılıyor öfkeler ama cip noktasına patlıyor.

Cipe karşı derin bir hassasiyet var. Kişilerin Kürt veya türbanlı olmaları bir yere kadar kabul edilecek herhalde ama cip kullanacak kadar zenginleşmeleri hadiseyi duble hatta (emlakçı deyimiyle) triplex sinir bozucu yapıyor.

Buradan ne anlıyoruz? Zenginlikte öncelik sırası var. Yani bazı insanların zengin olmaları daha az batıyor, bazılarının daha çok batıyor. Bazılarına müsaade var, bazılarına yok. Bazıları sınıf atlayabiliri, bazıları atlayamaz. Bazıları sınıf atladığı zaman tekamül oluyor, bazıları sınıf atladığı zaman sonradan görme oluyor.

Önce “kadınlar ve çocuklar” gibi galiba sıra şöyle:

- Önce başı açık, batı ve kuzey batıdaki illerden gelen, çağdaşdemokratiklaik, sarışın, mavi gözlü yakışıklı Türkler.

- Sonra buğday tenli, ela gözlü, orta batı illerden gelen orta yakışıklı Türkler.

- Sonra esmer, orta boylu, kahve ve siyah gözlü, İç Anadolu ve Akdeniz illerinden gelen fakat kesinkes Türkler.

- Sonra Doğu Anadolu’dan gelen esmer Türkler.

- Sonra Güney Doğu Anadolu’nun Antep, Maraş gibi illerinden gelen buğday tenli tam veya yarı Türkler.

- Sonra beyaz tenli çaktırmayan başları açık yakışıklı Kürtler.

- Sonra küçük bir ihtimal de olsa beyaz tenli, mavi gözlü güzel türbanlı Türkler.

- Ve en son: Kürtler. Ama tamamen apolitik olmak ve Türkçeyi aksansız konuşmak koşuluyla.

Ama hem esmer, hem kadın, hem full tesettür, hem full Kürt isen.. Biraz da politiksen. I-ıh.. Sakın cipe binmeye kalkma. O işte bardağın taştığı son damla oluyor. Toplumsal barışı en çok dinamitleyen kombin bu. En fazla eski bir Şahin’e binebilirsin. Kartal da olur. Hadi ucuzundan bir hafif ticari olsun. Otobüse, dolmuşa bin sen. Yürürsen daha da iyi olur. Tabii mümkünse arka sokaklarda. Görünmeden..

***


Bana sorarsanız kimse cipe binmesin. Kimin kullandığına bakmaksızın komple bütün ciplere karşıyım. İdeolojik nedenlerle değil tamamen çevreci nedenlerle. Gereksiz bir yakıt tüketimleri var, gereksiz bir karbondioksit emisyonları var, otoparkta, feribotta, sokaklarda gereğinden fazla yer kaplıyorlar üstelik bütün bu edepsizliklerine rağmen normal binek bir araçtan ne daha fazla yolcu taşıyabiliyorlar ne de yük.. Koy arkaya iki bavul, tamam bitti. Boş kalorili cips, beyaz undan ekmek gibi. Kaza sırasında daha güvenli oldukları da bana abartılmış bir şey gibi geliyor. Üstelik bir halta yaramadıkları halde sinir bozuyorlar. Sahiplerine gereksiz bir kibir kazandırıyorlar. Cip içinde kimse sevimli ve cana yakın gelmiyor bana. On yıl mı oldu bunlar bu kadar yaygınlaşalı? İşte ben on yıldır cip denilen şeye alışamadım. Her seferinde gidip çarpasım geliyor. Kendi arabama kıyamadığım için tabii yapamıyorum bunu ama bu hayali bin üç yüz kere falan kurmuşumdur.

Ve işte bugün geldiğimiz şu noktada şunu da anladık ki: sadece çevreye karşı değil toplumsal barışa da bir tehdit cip. PKK’lıların dağdan inişlerinde de “cip”e dikkat çekilmişti, DTP’lilerin konvoyunda da “cip” göze battı. Türbanlıların zenginliklerinde “cip”in adı geçiyor hep.. Yakında bir başka dini veya etnik veya sınıfsal gruba daha gıcık olursak topluca, bilin ki yine “cip”e takılacağız.

En iyi bırakalım bu cip olayını. Dalga geçiyorum sanıyorsunuz ama ben çok ciddiyim. Normal bir aracın üç dört katına kadar yakıt tüketen, üstelik de halkın öyle ya da böyle sinirini bozan bu araçların çok acele trafikten kaldırılması lazım. Barış ve çevre adına...

Mutlu Tönbekici


Cevapla

“Köşe Yazıları” sayfasına dön