Hasreti Bilirmisin?

Dinimiz hakkında hertürlü bilgi
Cevapla
Newroz
Yönetici
Yönetici
Mesajlar:1097
Kayıt:06 Ara 2006 16:10
Ruh Hali:Huzurlu
Cinsiyet:Kadın
Hasreti Bilirmisin?

Mesaj gönderen Newroz » 22 Eki 2009 13:46

Hasreti bilir misin?


Hani böyle parçası kalmayana kadar bir şeyi kıyarsın ya... İşte öyle bir şeyler kıyılır içinde.
Aynı zamanda bir sızı yayılır, canına ciğerlerine. Bir bulut birikir, gizli bir diyarlarında.Büyür, büyür, her bir zerrene yakıcı bir duman gibi dolar.

Daralırsın, boğulursun. O bulut gezinir gezinir de içinde, bir türlü yağmurlar çözülüp de katrelenemez, çözülüp de düşemez, şerha şerha yarılıp dağılmış kurak topraklarına.
Karanlıktasındır, bir türlü güneş doğmaz mana iklimlerine. Neyin nerede olduğunu bilemeyecek kadar koyu bir karanlık! Görüyor olsan dahi, maddî gözlerinin ötesinde her şey karanlıktadır sana. Bir yola çıkmışsındır. Şuurun erince bir bakarsın, yollar binleşir.

Ne yapacağını şaşırır, biraz birine, biraz diğerine derken, bir sürü ıstıraplarla geri döner, esas başlangıç noktasını da kaybettiğin için şaşkın, sonu çıkmaz yollar arasında çaresiz öyle dolanırsın ya...
Kuşlar havalanır içinden. Aklının, ruhunun, kalbinin, her türlü ince hissiyatlarının semasında durmadan uçar. Hiç bir dala konmadığı için, senin göğün ötesine bakmanı engellerler ya...

Yaşamak istiyorsun, hayatın sana sunduğu bütün güzellikleri tek tek tatmak istiyorsun, ama çok derin karanlık bir denize düşmüşsün. Üstelik yalnızsın, üstelik yüzme de bilmiyorsun, batıp batıp çıkıyorsun. Kaygı ve endişenden, hayatı kaybetme korkusundan, hayata dair ne varsa hiç birini algılayamayıp, sadece korkudan ibaret, bir endişe yumağına dönüşüveriyorsun ya...

Hasret böyle karmakarışık bir his yumağıdır işte. Hasret, hasret duyulan şeye göre büyür.

Ve kavuşmak,
Ve buluşmak,
Ve vuslat,

Çözmeye başlar yumağı. Hakikatleri ortaya çıkarmaya başlar. Bazen hasret duyulan şeye kavuşulduğunda, bunca ezici, boğucu sıkıntıların, ona değmeyeceğini anladığında, öyle bir yıkım olur ki, öyle bir pişmanlık sarar ki seni, nereye gideceğini, neye inanacağını şaşırır öylece kalakalırsın.

Birçok şey, neden ve niçinini bilmeden peşinde gidildiği için, bir sürü vakit kaybı ile birlikte yarı yolda bırakıverir insanı.Kime neye hasret duymalıyız? Hangi yolu takip edeceğimizi kime sormalıyız?İşte bir sürü şaşkınlık, kayıp, acı ve ıstıraptan sonra, Cenab-ı Hakkı, Yaratıcımızı bulduğumuzda, anlarız ki;

yollar Ona sorulur.
Istıraplar Onda diner,
yanlışların doğru olanlarını O gösterir.

Yorulmuş, hırpalanmış manevî varlığımız Ona kavuşunca tazelenir.Onu bulmak; elemsiz, kedersiz, karmaşasız, fevkalade güzel, engin, huzurlu, nurlu bir dünyanın kapılarını açar bize.Onu bulmak var ya;Hem hasrettir, hasretlerin en derini, en güzeli.Hem vuslattır, kavuşmaların en derini, en ferahlısı, en muhabbetlisi, en tatlısı.İşte hasret ile vuslatın buluştuğu en önemli noktadır hidayet. O noktayı bulan,O noktada duran,O noktada kalan,O noktadan hayata bakan,O noktayı hayatının rotası yapan Allah’ın izni ile şaşmaz.


Cevapla

“İslam ve İnsan” sayfasına dön