Osmanlı İstihbaratı ve Lenin

Türkiye ve Dünya Tarihi
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Osmanlı İstihbaratı ve Lenin

Mesaj gönderen Siyabend » 09 Eki 2009 10:38

Orta Asya’da iş yapan, işi gereği Rusya’ya, kültür gezisi amaçlı dünyanın birçok ülkesine sık sık gidip gelen 25 yıldır tanıdığım tarihi konularla yakından ilgili entelektüel bir işadamı dostum 2008 yılı Nisan ayında üniversiteye ziyaretime geldi. Kendisi ile sohbet ederken, bir ara yukarıdaki mevzuyu açtı.

Konu hakkında malumat sahibi olmadığımı fark edince şaşırdı. “Bunu nasıl bilmezsiniz?” dedi. Beni tanıyanlar bilir. Bir şeye bilmiyorum demek bana hiç zor gelmez. Soruyu soran üniversitedeki öğrencilerim, hatta 5-6 yaşında çocuk bile olsa, ‘Aman ayıp olur, yuvarlak laflarla da olsa cevap vermeye çalışayım’ gibi bir tutum içine asla girmem. Soruya konu mevzu ilgimi çektiyse daha sonra merakımdan araştırırım. Mevzu ilgimi çekmediyse cevabını merak bile etmem. Herşeyi bilmek zorunda değiliz.

İşadamı dostumuz o gün bana ortak uygun bir zamanımızda konuyla ilgili bazı belgeler getireceğinden söz etti. Fırsatımız olmadı. Ben kendisi ile Kasım ayı başında görüşmeyi planlıyordum. Çünkü bu yazıyı Lenin’in işbaşına gelmesi ile sonuçlanan Bolşevik İhtilali’nin yıldönümünde, yani Kasım ayı içinde yazmayı düşünüyordum.

1.5 yıldır konuyu araştırıyorum. İşadamının sözünü ettiği iddiayı doğrulayan bilgilere ulaştım. Öyleyse neden Kasım ayını beklemeden bugün yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissettiğimize gelince...

Başbakan Erdoğan’ın AK Parti Kongresi’nde Türkiye mozaiğini anlatan konuşmasında yer verdiği isimlere altenatif isimler sıralayan CHP İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu’nın listesindeki isimlerden biri de, ‘Parvus Efendi’ oldu. Star gazetesi “Parvus Efendi kimdir?” sorusuna cevap aramak üzere başta Prof. İlber Ortaylı olmak üzere bazı saygın tarihçilerle görüşünce, yazının başında sözünü ettiğimiz konuyla ilgili araştırmamızın yapboz parçalarından biri daha hiç ummadığımız bir vesile ile tamamlanmış oldu. Sağolsun, Kılıçdaroğlu farkına varmadan konunun bir ayağına katkı yaptı. Şimdi önce filmi biraz geri saralım.

Lenin Moskova’ya nerden geldi?

Lenin’in asıl adı Vladimir İlyiç Ulyanov’dur.

1870 Tataristan doğumlu olan ve hayatı sürgün, hapis ve tutuklamalarla geçen Lenin, Birinci Dünya Savaşı’nın başlarında İsviçre'nin Leman Gölü kenarındaki küçük bir kasabada yaşıyor ve savaş nedeniyle buradan çıkamıyordu. Nitekim Lenin ismini de bu gölden esinlenerek aldı ve bunu kullanmaya başladı.

O günkü tablonun ayrıntılarına girerek konuyu uzatmayayım.

İngiltere ve Fransa Birinci Dünya Savaşı’nda harp halinde oldukları Almanya’yı iki cephede birden sıkıştırmak için Rusya’ya daha güçlü destek verme ihtiyacı hissettiler. Ekonomik sorunlarla boğuşan ve halkı savaş nedeniyle büyük sıkıntıya düşen Rusya’ya yardım etmeden bu planın istenildiği gibi hayata geçirilmesi mümkün görünmüyordu.

Bu planlarını hızla uygulamaya koymak için Boğazlar, yani İstanbul üzerinden Karadeniz’e açılmaya ve Rusya’ya yardım etmeye karar verdiler. Osmanlı’nın Çanakkale direnişi Rusya’ya yardım ulaşmasını engelleyince, Rusya daha büyük sıkıntıya düştü. Halk patlama halindeydi.

Çok cephede birden mücadele veren Osmanlı Devleti başka planları da devreye sokma ihtiyacı hissetti. Bilindiği gibi o dönemde Osmanlı Devleti’nin istihbarat örgütü ‘Teşkilatı Mahsusa’ dünyanın en güçlü gizli servislerinden biriydi. Afrika’dan Çin’e, Yemen’den Moskova’ya kadar her yerde etkili elemanları vardı.

Çarlık Rusyasının içine düştüğü sıkıntılardan yararlanmak ve yönetime karşı infial içinde olan halkın direnişini örgütleyerek Osmanlı Devleti ve Almanya’nın cephelerdeki savaş yükünü azaltmayı hesaplayan Teşkilatı Mahsusa ajanları ile Alman istihbarat elemanları Lenin’i Leman Gölü kenarındaki evinde defalarca ziyaret ettiler ve her iki ülkenin kendisini Moskova’da yürüteceği mücadelede destekleyeceği yönünde güvence verdiler.

Osmanlı Devleti’nin bu konuda sorumluluk yüklediği ve desteklediği çok sayıda kişiden biri de ünlü tarihçi Prof. Zeki Velidi Togan oldu. 10 Aralık 1890 da Başkurt’ta doğan Prof. Togan ilk medrese tahsilini yaparken bir yandan özel Rusça dersleri de aldı. Annesinden Farsça öğrendi. 1913'te Fergane, 1914'te Buhara'da araştırmalar yapmak için gönderildi.

Daha sonra Rus Meclisi Duma'da Ufa Müslümanlarının temsilcisi olarak bulunmak üzere Petersburg'a gitti ve siyasî çalışmalara başladı. Bolşevik İhtilalini destekledi. Zeki Velidi Togan o dönemde Lenin, Stalin ve Troçki ile defalarca görüştü. Lenin ve ekibi ile yakın bir çalışma içinde oldu. Nitekim Bolşevik İhtilâli'nden 22 gün sonra 29 Kasım 1917'de Başkurt ilinin muhtariyetini ilan etti. Türkistan Millî Birliği'nin kurucusu ve ilk başkanı oldu.

Teşkilatı Mahsusa’nın çabaları ile, Orta Asya’daki Türk grupların Bolşevikleri desteklemesi ve Osmanlı’ya karşı savaş halinde olan Çarlık yönetiminin devrilmesi amaçlandı. O dönemde Türk grupları Çarlık Rusyasının yıkılması için öylesine örgütlendi ki, Mondros Mütarekesi’nin ardından İstanbul’u terk edip Orta Asya’ya kaçan Enver Paşa da o gruplarla temas halinde oldu.

Türklerin de desteği ile Bolşevik İhtilali başarıya ulaşınca, Rusya Osmanlı Devleti ile savaşına son verdi. Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından Türk Kurtuluş Savaşı başlayınca, Ankara ile Moskova’nın arası da iyi oldu. TBMM Hükümeti’ni daha savaş devam ederken ilk tanıyan ülke de Bolşevik Rusya oldu.

Kim bu Parvus Efendi?

Şimdi gelelim CHP İstanbul Milletvekili Kemal CHP’li Kılıçdaroğlu’nun kendince Türkiye’nin kültürel ve düşünsel zenginliklerini oluşturan kişiler arasında saydığı ve ona da açılmak lazım dediği Parvus Efendi’nin konumuzla ilgisine.

1867’de Rusya’da Yahudi anne babanın çocuğu olarak doğan Parvus Efendi, 19 yaşında İsviçre’ye gitti ve felsefe doktoru oldu. Marksizmle burada tanıştı. 1905’te Rusya’da devrim girişimine katıldı ancak yakalanarak Troçki ile birlikte Sibirya’ya sürüldü. Buradan kaçarak Almanya’ya sığındı.

Balkan Savaşı öncesi İstanbul’a gelerek Osmanlı’ya silah sattı. Jöntürkler’e siyasi ve mali danışman oldu, Özellikle ‘Üç Paşalar’ diye bilinen Enver, Talat ve Cemal Paşalar ile Maliye Bakanı Cavid Bey’e yakınlığıyla tanındı. Lenin’i desteklemeye yönelik Osmanlı istihbarat ajanları ile teması da bu safhada başlamış olmalı. İstanbul’da olduğu sürede Alman Büyükelçiliği ile ilişkilerinin yoğunluğu dikkat çekti.

Lenin ile tanıştı ve Sovyet Devrimi için destek verdi. Lenin’in 1917’de Bolşevik devrimini başlatmasına maddi destek verdi, silah sağladı. Rus devrimcilere Avusturya istihbaratı adına para dağıttı. Rus yanlısı olmakla birlikte hayatı boyunca ‘Alman ajanı’ olarak tanındı.

Osmanlı ve Alman istihbarat elemanınların Leman Gölü kenarında Lenin ile görüşerek kendisi destek vermeleri böyle gerçekleşti. Nasıl ki Zeki Velidi Togan Osmanlı adına Lenin’e destek veren çok sayıda elemandan biri idiyse, Parvus Efendi’de Alman istihbaratı adına Lenin’e destek verenlerden biriydi.

Bana göre, Lenin’in ikna edilmesi ve sıkıntıdaki Çarlık yönetimi karşıtı halk kesimlerinin organize edilerek Bolşevik Devriminin gerçekleştirilmesi tarihin en büyük istihbarat operasyonlarından biridir.

Bolşevik Devrimi’nin geçtiğimiz yüzyılda nelere mal olduğu ve günümüzde bile hala süren etkileri ciltlerce tutacak araştırma konusudur.

Maalesef Teşkilatı Mahsusa araştırmalarımız yetersiz. Keşke yukarıda anlattığımız operasyonun Osmanlı istihbarat ayağı daha iyi araştırılabilse. İşadamımızdan konuya katkı yapacak belgeleri de bekliyoruz inşaallah.

Osmanlı Devleti çökerken bile büyük bir devletti, iyi bir stratejik oyuncuydu.

Ama, kader işte...

Kur’an’da sadece insanların değil, devletlerin de bir ömrü olduğundan söz edilir. Demek ki vadesi gelmişti ve bundan kaçış yoktu. Tıpkı insan gibi...

Prof. Dr. Osman ÖZSOY
Haber 7


Cevapla

“Tarih” sayfasına dön