Alman Yahudilerini Göç ettirmek için

Türkiye ve Dünya Tarihi
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Alman Yahudilerini Göç ettirmek için

Mesaj gönderen Siyabend » 18 Eyl 2007 13:42

Naziler'in iktidara gelmesinden çok kısa bir süre sonra, Alman Yahudilerinin Filistin'e göçünü mümkün kılacak ilginç bir göç anlaşması imzalandı. WZO'ya bağlı Anglo-Filistin Bankası ile Reich maliye bakanlığı arasındaki anlaşma, hem Yahudilerin malvarlıklarıyla birlikte Filistin'e transfer edilmesine imkan veriyor hem de Alman sanayi mallarının satışı için pazar yaratmış oluyordu. Alman araştırmacı Conor Cruise O'Brien, anlaşmanın detaylarını şöyle anlatıyor:

Anglo-Filistin Bankası ile Alman İktisat Bakanlığı arasında 25 Ağustos 1933'de imzalanan anlaşma aracılığıyla Yahudi malvarlığı, Filistin'de gerekli şeylerin satın alınması amacıyla kullanılacaktı. Bu anlaşma Yahudilerin resmi yoldan göçünün ana dayanağı oldu. Naziler ve Siyonistler, Yahudilerin Almanya'dan Filistin'e mallarının bir bölümüyle göç etmelerini sağlamak için beraber çalıştılar.

1933 yılında, Anglo-Filistin Bankası, Tel-Aviv'de Trust and Transfer Office Ha'avara Ltd. adlı bir şirket kurdu. Dört Yahudi bankerin önderliğinde Hamburg'dan Max Warburg ile M.M. Warburg, Berlin'den Siegmund Wassermann ile A. E. Wassermann Berlin'de bu şirketin bir uzantısı kuruldu. Berlin'deki söz konusu Yahudilere ait olan Palastina Treuhandstelle zur Beratung Deutscher Juden isimli bu şirkete verilen görev ise Filistin'e göç etmek isteyen Alman Yahudilerinin Alman makamlarındaki sorunlarını halletmekti.

1933-1939 arasında 50.000 Yahudi Ha'avara vasıtasıyla Almanya'yı terkederek Filistin'e göç etti. Yine, 1933-1939 arasında 63 milyon sterline yakın bir sermaye Filistin'e transfer edildi... 1933-1939 arasında yürürlükte olan gerçek Alman politikası da, Filistin'deki Yahudileri Araplara karşı desteklemekti.53

Ha'avara adlı göç anlaşması ile hem Siyonistlerin en büyük hedefi olan Filistin'e Yahudi göçü gerçekleştirilmiş, hem de boykot nedeniyle sıkıntıda olan Nazi ekonomisi rahatlatılmış oluyordu. Göç eden Yahudilerin malvarlığı ile Alman sanayi ürünleri satın alınıyor, bunlar Filistin'de satılıyor ve elde edilen karla da göç eden Yahudinin Almanya'da bıraktığı para karşılanıyordu.

Dünya Siyonist Örgütü, Yahudi boykotunu kırmakla kalmadı, aynı zamanda Nazi mallarının Ortadoğu ve Kuzey Avrupa'daki en büyük dağıtımcısı oldu. WZO, Tel-Aviv'de, kurduğu Trust and Transfer Office Ha'avara adlı şirketle, Filistin'e getirilen, Alman mallarının temel satış hakkını aldı. Alman-Yahudi zenginlerinden temin edilecek parayla, büyük miktarlarda Nazi malı satın alınacaktı. Böylece WZO, Ortadoğu bölgesinde, Nazilerin geniş pazar olanaklarına kavuşmasını sağlamış oldu. Döviz işlemleriyle ilgilenen Alman Bürosu, 7 Aralık 1937'de, şunu açıklıyordu: "Dış satıma dayalı transfer işlemleri, Filistin'e 1933'ten beri 70 milyon altın mark kar getirmiştir."

Siyonist liderler ile Nazilerin arasında var olan bu ilişkiler, özellikle de Ha'avara göç anlaşması, başka birçok kitapta da uzun uzadıya incelenmiştir: Lenni Brenner da Zionism in the Age of Dictators'da Ha'avara göç anlaşmasını anlatır. İsrail'de Moshe Shanfield tarafından yayınlanan The Holocaust Victims Accuse, Documents and Testimony on Jewish Criminals, ya da Amerikalı tarihçi Francis R. Nicosia tarafından kaleme alınan The Third Reich and the Palestine Question başlıklı kitaplarda da Naziler ve Siyonistler arasındaki göç anlaşmasını konu edinilir.

Wilhelmstrasse'nin gizli arşivleri de, Hitler İmparatorluğu ile Yahudi Ajansı arasında, Alman Yahudileri'nin Filistin'e göçlerini kolaylaştırmak amacıyla bir antlaşma imzalandığını ortaya koymaktadır. Alman Dışişleri Bakanlığı'na ait 22 Haziran 1937 tarihli bu belge, Nazilerin önayak olmasıyla bir Yahudi Devletinin kurulabileceğini şöyle not eder: " İç politika koşullarının dikte ettirdiği bu Alman tedbiri, hiç kuşkusuz Yahudiliğin Filistin'de kuvvetlenmesine yardım edecek ve bu ülkede bir Yahudi Devletinin kuruluşuna yardımcı olacaktır." 54 Aynı belgede Yahudi göçünün Hitler tarafından koordine edildiği, Alman diktatörünün konu ile özel olarak ilgilendiği de vurgulanmaktadır.

Bugün bunlar bugün pek çok kişiye şaşırtıcı gelen bilgilerdir. Bunun nedeni, tarihin bu ilginç ittifakının resmi tarih tarafından özenle gizlenmiş olmasıdır. İşbirliğinin en hızlı biçimde yürütüldüğü yıllarda bile Siyonistler ve Naziler bu ittifakı gizli tutmak için çalışmışlar ve iki taraf arasındaki ilişkiler dünya kamuoyunun gözlerinden uzak tutulabilmiştir. Yalnızca bazı söylentilerin dolaşması engellenememiştir. Amerikalı yazar Edward Tivnan, ülkesindeki Yahudi lobisinin politik gücünü incelediği The Lobby: Jewish Political Power in US Foreign Policy adlı kitabında, Siyonistler ile Naziler'in yaptığı ittifak ile ilgili olarak 1930'ların sonunda Amerikalı Yahudiler arasında söylentiler dolaştığını ve bunun büyük bir husursuzluk doğurduğunu not ediyor.55

Göç anlaşması 1933'ten savaşın patlak verdiği 1939 yılına dek kesintisiz uygulamada kalmıştır. Göç işleminin 1939'da durmuş olmasının nedeni de, iki taraf arasındaki herhangi bir anlaşmazlık değil, savaş şartlarının Alman gemilerinin İngiliz mandası olan Filistin'e gidişini mümkün kılmayışıdır. Bu dönem boyunca da 60 bine yakın Alman Yahudisi Filistin'e transfer edilmiştir. Hem de oldukça hoş şartlar altında. 1933 Ekiminde Hamburg-Güney Amerika Denizcilik Şirketi, Hayfa'ya direk seferler düzenlemiş ve yolda da yolculara Hamburg hahambaşılığının denetimi altında hazırlanmış Koşer (Yahudilerce helal) yemek servisi sunmuştur.56

Amerikalı revizyonist tarihçi Mark Weber de The Journal of Historical Review dergisinin Temmuz/Ağustos 1993 tarihli sayısında yayınlanan Zionism and the Third Reich (Siyonizm ve III. Reich) başlıklı makalesinde Ha'avara'dan söz eder. Buna göre, Aralık 1937'de Alman İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan bir rapor, Ha'avara'nın sonuçlarını şöyle anlatmaktadır:

Ha'avara anlaşmasının Filistin'in 1933 yılından bu yana yaşadığı hızlı gelişimde çok büyük payı olduğuna kuşku yoktur. Anlaşma sayesinde Filistin'i hem en büyük para kaynağı, hem de en zeki ve entellektüel göçmenler yöneltilmiştir. Ülkenin gelişimi için gerekli olan makinaların ve endüstri ürünlerinin büyük kısmı da yine Ha'avara ile ulaştırılmıştır.

Weber'in de vurguladığı gibi anlaşmayı sekteye uğratan tek şey, II. Dünya Savaşı'nın patlak vermesidir. Aksi halde Nazi-Siyonist işbirliğiyle yürütülen Yahudi göçünün artarak devam edeceğine kuşku yoktur. Nitekim 1938 ve 1939 yıllarında göç eden Yahudi sayısı eskiye oranla daha da artmıştır. 10 bin Alman Yahudisinin ise Ekim 1939'da Filistin'e transfer edilmesine karar verilmiş, ancak Eylül ayında savaşın başlamasıyla bu "rezervasyon" iptal edilmiştir. Ha'avara uygulaması 1941'e kadar kesintili olarak sürmüştür. Sonuçta 1933-1941 yılları arasında 60 bin Alman Yahudisi Nazi-Siyonist işbirliği ile Filistin'e transfer edilmiştir ki, bu da o dönem Filistin'deki Yahudi nüfusunun % 15'ini oluşturmaktadır. Ha'avara'nın ekonomik sonuçları da az önce vurguladığımız gibi oldukça önemlidir. Tarihçi Edwin Black, Ha'avara'yı konu edinen The Transfer Agreement adlı kitabında Ha'avara'nın Filistin'de "ekonomik bir patlama yaratarak, İsrail Devleti'nin kuruluşuna büyük bir katkıda bulunduğunu


En son Siyabend tarafından 18 Eyl 2007 13:42 tarihinde darbelendi.


Cevapla

“Tarih” sayfasına dön