Kalbini seven birine aşık olsun

Aşk hakkında bilmeniz gerekenler
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Kalbini seven birine aşık olsun

Mesaj gönderen Siyabend » 11 Şub 2007 11:32

Kalbini seven birine aşık olsun

Mutluluk hormanunun salgılanmasını arttıran aşk, kalp damar sağlığına iyi geliyor. Ancak aşkın fazlası da herşeyde olduğu gibi zarar veriyor. İşte uzmanından dengeli aşk tavsiyesi:

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Kalp ve Damar Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Şah Topcuoğlu, karşılıklı ve iyi yaşanan aşkın, ''mutluluk hormonu''nu artırarak kalbi koruduğunu ve güçlendirdiğini bildirdi.

Topçuoğlu, ''Sevgililer Günü'' nedeniyle, aşk ve sevgi sözcüklerinin gündemde olduğu şu günlerde, ''kalbini sevenlere aşık olmayı'' önerdi.

Topçuoğlu, Dünya Sağlık Teşkilatının yaptığı araştırmada, kalp hastalıklarına bağlı ölümlerde Türkiye'nin ilk sıralarda olduğunun belirlendiğini, bunun temelinde ise yaşam koşullarının giderek yıpratıcı olmasının yanında aşırı rekabetçi, maddeci ve sevgisiz toplumun bulunduğunu belirtti. Kalp hastalarına ilaçlı tedavinin yanı sıra yaşam tarzı konusunda önerilerde bulunduklarını hatırlatan Topçuoğlu, bunlar arasında ilk sırayı da aşkın, sevmenin ve sevilmenin aldığını, ancak aşkın da ''platonik ve bencil olmayanını'' önerdiklerini bildirdi.

Karşılıklı ve iyi yaşanan aşkın, endorfin denilen mutluluk hormonunu artırarak kalbi güçlendirdiğini belirten Topçuoğlu, ''Endorfin, damarların iç tabakasında bulunan ve endotel denen kısmın iyi çalışmasını ve yararlı maddeler salgılamasını sağlıyor. Bu maddeler ise damarları genişleterek kalbe daha fazla kan pompalanmasına imkan tanıyor. Bu sayede, kalp krizi ve felce neden olan damar içi pıhtı oluşumu önleniyor'' dedi. Topçuoğlu, aşkın, bağışıklık sistemini de güçlendirerek, inflamasyon denilen iltihabi oluşumları engellediğini ifade ederek, ''Bu sayede, gerek kalp gerekse beyin damarlarımızı bozan ve kalp krizine ve felç olmaya yol açan ateroskleroz dediğimiz damar sertliği önlenir'' diye konuştu.

İLAÇ GİBİ

Topçuoğlu, kalp damarları tıkanıklığı nedeni ile balon ya da stent uygulaması gerçekleştirilen veya by pass yapılmış hastalara da aşkın, yapılan işlemin başarıya ulaşması açsından olumlu etki yaptığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

''Tıp dilinde ikincil korunma denen duruma en çok uyanlar aşık ya da seven, sevilen kişilerdir. Aşıklar, aşık oldukları kişiye iyi görünmek için kendilerine iyi bakarlar. Kilo almamak için yağlı, şekerli, unlu gıdalardan uzak duran aşıklar, spor yaparak formda kalmaya çalışırlar. Bütün bunlar, kalbe ilaç etkisi yapar. Mutlu aşıklar, etraflarına pozitif enerji yayar, işlerinde ve sosyal yaşantılarında daha başarılı olurlar. Aşkı bilmeyenler ise daha çok depresiftir. Depresif birinin kalp krizi geçirme riski ise depresif olmayana göre 4 kat fazladır. Çünkü, yapılan bir araştırma, depresyonun damarlarda pıhtılaşma olasılığını artırdığını göstermiştir.''

ADRENALİNE DİKKAT

Topçuoğlu, acı veren aşk ve dozunu aşan heyecanın ise adrenalin seviyesini normalden fazla yükselterek kalbe zarar verdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Duygular, vücudun çalışma sistemi üzerinde çok önemli etki yaratır. Güçlü olumsuz duygular, kalp için zararlıdır, çünkü kontrolsüz ve fazla miktarda adrenalin salgılanmasına yol açar. Bu, kişide takvim yaşından sekiz yıl daha yaşlı olmasına yol açar. Bu duygular yüksek tansiyona neden olabileceği gibi vücudun normal onarım mekanizmalarına zarar verebilir ve damarları daraltarak yeterince kanın dolaşmasına engel olabilir.'' Topçuoğlu, ''ömür boyu turp gibi kalp için'' kavuşulunca ömrü kısa olduğu savunulan aşkın daha kalıcı olan sevgiye dönüştürülmesini önerdiğini sözlerine ekledi.


beyazgül
Yönetici
Yönetici
Mesajlar:7631
Kayıt:16 Eki 2006 09:06
Ruh Hali:Yorgun
Cinsiyet:Kadın
Burç:Yay

Mesaj gönderen beyazgül » 27 Şub 2007 12:42

Hiçbir şey elinde değildir insanın:
Ne gücü, ne güçsüzlüğü, ne de yüreği.
Açtığını sansa da kollarını, gölgesi bir haçtır onun.
Paramparça olur avucunda sımsıkı tuttuğu mutluluk.
Bir garip, bir acılı boşluktur günleri.
Mutlu aşk yoktur.

Bir başka kader için giydirilmiş
Silahsız askerlere benzer hayatı.
Çaresiz, kararsız kaldıktan sonra akşamları,
Neye yarar ki sabahları erkenden uyanmaları.
Söyle bunları bir tanem, tut gözyaşlarını.
Mutlu aşk yoktur.


Güzelim, sevgilim, kanayan yaram benim.
Yaralı bir kuş gibi taşırım yüreğimde seni.
Ve onlar bakarlar bilmeksizin, geçerken biz,
Tekrarlayıp ardımdan benim ördüğüm sözleri:
Ve apansız ölürler iri gözlerin için


Vakit yok artık öğrenmeye hayatı.
Ağlasın birlikte yüreklerimiz gün ışıyıncaya dek.
Küçümencik bir şarkı için bile nice mutsuzluk gerek.
Bir ürperişi bile nice pişmanlıkla ödemek.
Bir ezgi için bile nice gözyaşları dökmek
Mutlu aşk yoktur.

Hüsranla bitmeyen aşk yoktur.
Yara açmayan aşk yoktur kalpte.
İz bırakmayan aşk yoktur insanda.
Ve tıpkı senin gibidir vatan aşkı da.
Gözyaşlarına boğulmayan aşk yoktur.
Mutlu aşk yoktur.
İkimizin aşkıdır bu gene de.


Louis ARAGON ( Türkçesi :Orhan SUDA )



Şiir ustası Louis Aragon'un Elsa Triolet'ye olan aşkı dillere destan imiş, üzerine kitaplar bile yazılmış.
Yıllarca o adanmış ilişkiyi sürdürmüş olan Aragon'un, "Mutlu aşk yoktur!" demesinin anlamı ne? Aragon bu çelişkiye şöyle açıklık getiriyor:
:!:

Söz konusu mutsuzluk, işgal yıllarının mutsuzluğu. Fransa'nın içinde bulunduğu o acıklı durumda mutlu bir aşk olabilir miydi?" Demek ki, Aragon'un sözünü ettiği mutlu olamama durumu aşkın kendisinden değil, çevre koşullarından kaynaklanıyormuş! Hep biliriz, yalnızca savaş değil, tutucu çevre ve benzer toplumsal baskılar, bir türlü başbaşa kalamayan âşıkları mutsuz kılabilir : :!: :!: :!:


Her aşkın sonundaki gözyaşı ise, aslında ayrılık ile gelir. Sevdiğinden ayrılan her insanın yaşadığı hüzünlü ruhsal duruma Batı dillerinde depression, Türkçede de benzer anlamda çökkünlük denmesi bir raslantı değil, bu durumda insan kendisini ağır bir yükün altında ezilmiş, çökkün, değersiz, küçücük, güçsüz hissediyor, insanın canı hiçbir şey yapmak istemiyor, sabahları yataktan çıkmak dünyanın en zor işiymiş gibi geliyor. Bu ruhsal durumu yaşadıysan geçici olduğunu sen de bilirsin, yaşamadıysan da bana güven sevgili okur. Evet, eğer bu durum gündelik işlerini aksatıyorsa bir psikiyatristten yardım almak gerekebilir, ama sonuçta bu durum geçer, insan birini sevme kapasitesini yeniden kazanır. :!: :!: :!:

Bir de, "Ya beni reddederse?" diye sevdiğine yaklaşamayanlar, "Ya bir gün biterse, sonra ne yaparım?" diye aşka hiç başlamayanlar var. Gözlemlerim beni yanıltmıyorsa, böyle bir yaşam, doğuştan getirdiğimiz sevme ve sevilme becerimizi yıllar içinde köreltiyor. Bizi belki ayrılık sayısı daha az olan, ama bir yandan da tatsız tuzsuz bir yaşama yönlendiriyor. Bu yazıyı Aragon ustanın dileğiyle kapatalım: "Kadın-erkek çiftini, erkeğin ve kadının en yüce şekli olarak düşündüğümü söylemiştim. Umarım gelecek günler kadın-erkek çiftine mutluluk taşır."

CANER FİDANER
beyazgül
Yönetici
Yönetici
Mesajlar:7631
Kayıt:16 Eki 2006 09:06
Ruh Hali:Yorgun
Cinsiyet:Kadın
Burç:Yay

Mesaj gönderen beyazgül » 27 Şub 2007 12:49

AŞK HER NEKADAR MUTLULUK GETİRSEDE ONUN YANINDA BİR ÇOK MUTSUZLUK GETİTRİR :!:
Cevapla

“Aşk u Meşk” sayfasına dön