‘Ensest’ dalgasına ‘Reklam vereninizim ha’ algısı da karıştı

Gündemdeki olaylar,tartışmalar
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
‘Ensest’ dalgasına ‘Reklam vereninizim ha’ algısı da karıştı

Mesaj gönderen Siyabend » 10 Şub 2011 19:29

Sevgili dostlar, bu köşede günlerden beri “Doğu ve Güneydoğu’daki kardeşlerimize” ensest suçlamasını yakıştıran bir arkadaştan bahsediyor ve bu adamı Türk halkına sunan Aydın Doğan ve Nazif Günal’a soruyorum, “Ne yapacaksınız” diye! Onlar da “kulaklarının üstüne yatarak” sessiz kalmayı ve “bizlerin unutmasını” bekliyorlar. Hem bekliyorlar hem de ellerindeki imkânlarla yanlarında çalışan “cübbesiz Ahmet” gibi adamlara “bu linç kültürüdür” tadında yazılar yazdırıyorlar… Unutmayacağız beyler, unutmayacağız, unutturmayacağız! O yazıyı okuyan ve “kızının yüzüne bakmaya utanan”, kendilerine atılan bu iğrenç iftiradan göğüsleri daralanlar nasıl unutmuyorsa bizler de “unutmayacağız”! Ne kolay değil mi; bir bölgenin insanları için “anasıyla, kızıyla beraber oluyorlarmış” de, ondan sonra da “Özür dilerim” de kurtul! Bu ülkede Oktay Ekşi’nin basındaki varlığı sona erdi, bir yazı yüzünden… Şimdi “Oktay Bey, istifa edersen beni rahatlatırsın” diyen Aydın Doğan’a soruyorum: Oktay Bey, rahatlattı çünkü karşında “bu zihniyetle mücadele ederim” diyen kararlı bir Başbakan vardı, güçlüydü, inançlıydı sen de korktun ve “Aman git” dedin. Şimdi karşında devlet-hükümet gücü yok, sadece “bu ülkede yıllardır haksızlık ettiğimiz, ezdiğimiz insanlar var”! Bu yüzden mi “bu adam hakkında bir şey yapmıyorsun”? Saldırılanları güçsüz gördüğün için! Bu arkadaşın basın hayatı bitmiştir! Bu ülkenin bir bölümüne kendi kafasındaki ayrımlar sebebiyle dünyanın en ağır suçlamasını yapan bir insan, “özür de dilese, kendini yerden yere de vursa” bu ülkede bir daha yazı yazamaz, halkın karşısına çıkamaz. Bu noktada Doğan ve Günal’a da bir tavsiye; karşınızda siyasi otorite yok ama siz böyle görmezden gelerek, bir şey yapmayarak daha da kırdığınız o bölgenin insanlarını da fazla hafife almayın… Onların en azından yıllara dayanmış yürekleri var! Sevgili dostlar, şimdi size bu konunun daha “bayağı” bir tarafını göstereceğim. Türk basınının bir bölümünün ne hale geldiğini hep birlikte anlayacağız. Hatırlarsanız “cübbesiz Ahmet”, Ertuğrul Özkök, Nazlı Ilıcak ve bir avuç “arkadaş” daha günlerdir yazıp çiziyorlar; bu adama vurmayın, bu linç kültürüdür gibi cümleler eşliğinde… Bu arkadaşların neden bunları yazdığını araştırırken karşıma çok ilginç bir “detay” çıktı… Bu yazıyı yazan arkadaş, ünlü bir inşaat firmasının sahibinin “kankası”. Bu “şahsın adıyla anılan” firmanın sahibi, bu köşe yazarlarını-yöneticilerini arıyor ve onlara “Bakın ben sizin en büyük reklam vereninizim, bu adam benim canım, yapmayın, bu işi düzeltin” tadında konuşuyor. Aradıklarından bazıları beni arayıp olayı anlattılar ve asla yazmayacaklarını eklediler. Evet, olay aynen bu şekilde ve tam bir rezalet! Demek ki; reklam veriyorum diyen bir “ağa” bulup peşine takılacaksın ve arkasından basacaksın küfürü “Doğu ve Güneydoğulu kardeşlere”! Sonuç: Olay tam bir skandala döndü… Ben buradan çok sevdiğim, Türkiye’ye büyük işler yaptığına kalpten inandığım TOKİ Başkanı Bayraktar’a da sesleniyorum: “Parasını ben veriyorum” diyen bu firma, TOKİ’nin yarattığı bir “kâğıttan kaplan”! Kimleri zengin ediyorsun, dikkat et Erdoğan Ağabeyim, senin paranla senin halkına zulüm ediliyor! Benden uyarması, başın ağrımasın sonrasında…


Cevapla

“Gündem & Haberler” sayfasına dön