Bugün üniversite ögrencilerinin
çoğunluğunu 1986 doğumlular ve daha küçükler oluşturuyor. "Gençlik" onlara
deniyor..
Onlar için Soğuk Savaş bir bilgisayar
oyunu.,
AIDS doğduklarından beri var.
CD doğduklarından beri var.
Michael Jackson onlar doğduğunda beyazdı.
Bülent Ersoy onlar doğduğunda kadındı...
Eski filmlerde Ajda Pekkan'ı görseler
tanımazlar.
Küçük Emrah'ı, Emrah'ın gayrımeşru oğlu
sanıyorlar.
Rıdvan Dilmen onlar için sadece bir TV spor
yorumcusu ve ona neden"şeytan" dendiğini bilmiyorlar.
Kenan Evren onlar için tonton bir ressam.
Onlar için "Çarli'nin Melekleri" ve
"Görevimiz Tehlike" sadece geçen senenin yeni vizyon filmleri.
Siyah beyaz bir bilgisayar ekranı
olabileceğini düşünemezler.
Pac-Man'i bilmezler.
Amiga ve Commodore 64'leri olmadi hiç.
Siyah beyaz bir televizyon olabileceğine
inanmazlar ve uzaktan kumanda olmadan nasıl kanal değiştirileceğini
bilmezler.
Balkonda hiç anten ayarı yapmadılar.
Sadece tek bir kanalın günde belirli
saatlerde yayın yaptığı dönemlerde dinozorların da yaşadığını
düşünürler.
Dallas'ı sadece NBA maçlarından bilirler.
Flamingo Yolu ise sadece bir bar adı
olabilir onlar için.
John Travolta'yı hep balık etli ve yuvarlak
hatlı olarak gördüler ve onun nasıl olup da bir dans ilahı olabildiğini
hayal bile edemezler.
Ve bizlerin de üniversitedeyken cep
telefonsuz nasıl yaşayabildiğimize akıl erdiremezler
Şimdi bakalim yaşlanıyor muyuz bir görelim.....
1. Yukarıda yazılanları anlıyor ve
gülümsüyorsun.
2. Artık dışarda geçirilen bir gecenin ardından öğleden sonraya kadar
uyumaya ihtiyacın var.
3. Arkadaşların bir bir evleniyor.
4. Küçük çocukların bilgisayarla nasıl çok rahat oynayabildiklerine her
zaman hayret ediyorsun.
5. Liseli gençlerin ellerinde cep telefonlarını görünce kafanı
sallıyorsun.
6. İsine her geçen gün daha çok bağlanıyorsun. Artık o senin hayatın.
7. Arkadaşlarınla hergün telefonda daha az vakit geçiriyorsun.
8. Zaman zaman arkadaşlarınla buluşup, beraber yaşadığınız komik anıları
tekrar tekrar anlatıp,eski güzel günleri yadediyorsun.
Evet kabul etsek de etmesek de hepimiz
yavaş
yavaş
yaşlanıyoruz
çoğunluğunu 1986 doğumlular ve daha küçükler oluşturuyor. "Gençlik" onlara
deniyor..
Onlar için Soğuk Savaş bir bilgisayar
oyunu.,
AIDS doğduklarından beri var.
CD doğduklarından beri var.
Michael Jackson onlar doğduğunda beyazdı.
Bülent Ersoy onlar doğduğunda kadındı...
Eski filmlerde Ajda Pekkan'ı görseler
tanımazlar.
Küçük Emrah'ı, Emrah'ın gayrımeşru oğlu
sanıyorlar.
Rıdvan Dilmen onlar için sadece bir TV spor
yorumcusu ve ona neden"şeytan" dendiğini bilmiyorlar.
Kenan Evren onlar için tonton bir ressam.
Onlar için "Çarli'nin Melekleri" ve
"Görevimiz Tehlike" sadece geçen senenin yeni vizyon filmleri.
Siyah beyaz bir bilgisayar ekranı
olabileceğini düşünemezler.
Pac-Man'i bilmezler.
Amiga ve Commodore 64'leri olmadi hiç.
Siyah beyaz bir televizyon olabileceğine
inanmazlar ve uzaktan kumanda olmadan nasıl kanal değiştirileceğini
bilmezler.
Balkonda hiç anten ayarı yapmadılar.
Sadece tek bir kanalın günde belirli
saatlerde yayın yaptığı dönemlerde dinozorların da yaşadığını
düşünürler.
Dallas'ı sadece NBA maçlarından bilirler.
Flamingo Yolu ise sadece bir bar adı
olabilir onlar için.
John Travolta'yı hep balık etli ve yuvarlak
hatlı olarak gördüler ve onun nasıl olup da bir dans ilahı olabildiğini
hayal bile edemezler.
Ve bizlerin de üniversitedeyken cep
telefonsuz nasıl yaşayabildiğimize akıl erdiremezler
Şimdi bakalim yaşlanıyor muyuz bir görelim.....
1. Yukarıda yazılanları anlıyor ve
gülümsüyorsun.
2. Artık dışarda geçirilen bir gecenin ardından öğleden sonraya kadar
uyumaya ihtiyacın var.
3. Arkadaşların bir bir evleniyor.
4. Küçük çocukların bilgisayarla nasıl çok rahat oynayabildiklerine her
zaman hayret ediyorsun.
5. Liseli gençlerin ellerinde cep telefonlarını görünce kafanı
sallıyorsun.
6. İsine her geçen gün daha çok bağlanıyorsun. Artık o senin hayatın.
7. Arkadaşlarınla hergün telefonda daha az vakit geçiriyorsun.
8. Zaman zaman arkadaşlarınla buluşup, beraber yaşadığınız komik anıları
tekrar tekrar anlatıp,eski güzel günleri yadediyorsun.
Evet kabul etsek de etmesek de hepimiz
yavaş
yavaş
yaşlanıyoruz