Ölülere İşkence Hakkında Fetva mı Var?

Beğendiğiniz veya eleştirdiğiniz yazılar
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Ölülere İşkence Hakkında Fetva mı Var?

Mesaj gönderen Siyabend » 19 Tem 2010 19:11

Ah bilhassa yaz aylarında hep böyle olur, yüreğimi ağrıtan bir özlemle aklıma vururdu.

Yine o eski yazlarda olduğu gibi çıkıp gelse, yine o martıların ağladığı çöplüklerden şarkılarımızı söylediğimiz dağlara kadar haykırsa diye beklerdim.

Gitti gideli bu şehrin caddeleri sokakları ne kadar sessiz, ne kadar nefessiz kaldı bilemezsiniz.

"Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız / O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız..."

Laf aramızda ben bu "Mahur Beste"yi ayrı severdim.

Niye derseniz, vallahi bilmem!

Tanpınar'ın "Mahur Beste" romanından yahut Sadri Alışık'ın "Ah Müjgan Ah"ından tanıdık geldiği kesindi.

Ama bunlar değildi.

Hele o Müjgan'la ağlaşmak ifadesi yok mu, yüreğimin olanca pıt pıtları manyaklaşırdı.

Hayatımda tanıdığım bir Müjgan da yoktu ha!

Tövbeler olsun, komşu kızı bir Müjgan vardı. Ne ki o kadar sarsak ve şişkoydu ki, yeryüzünün bütün Müjganlarından soğumanıza neden olabilirdi.

"Mahur Beste"nin şairi Attila İlhan'a soracak olursak, Müjgan da Müjgan değil, bildiğiniz kirpikti.

Zaten o güzelim dizeleri de 12 Mart döneminde, Denizlerin asılmasının ardından dercetmişti:

"Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı / Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı..."

Gelgelelim, Müjgan'ın bendeki karşılığı bütün bunların üzerine bambaşka bir şeydi.

Ahmet Kaya'nın ahirete irtihalinden bir yıl sonra mehtaplı bir gece yarısı, Gökçeada'da, şarkıları öyle aklıma vurmuştu ki anlatamam.

Yanımda ne CD, ne de herhangi bir kaseti vardı.

Bilgisayarımı açtım; o vakitler yasak olmayan "Youtube"dan bitimsiz bir hasretle dinlemeye koyuldum.

Neden sonra yorumlara gözüm ilişti.

Ölülerin ardından bu denli müstekreh küfür edilebileceğine ihtimal vermezdim.

Kelimenin tam anlamıyla şok oldum!

Ahmet Kaya'dan girip PKK ve TSK çatışmasından çıkıyor; küfürlerden müteşekkil "mevziler" kazıyorlardı.

Kürt milliyetçileri askere, Türk milliyetçileri de PKK'ya saydırıyordu.

Bu toprakların emzirdiği insanların, "ölülere" varıncaya değin bu denli korkunç küfürler edeceğini aklım havsalam almıyordu.

Allah sizi inandırsın, inanamadım!

Münferittir, hatta tek bir adamdır dedim.

Travma geçirmiş, ar damarı çatlamış bir adam işte!

Öyle ki, masanın bu yanına geçip Türk milliyetçisi oluyor, diğer yanına geçip Kürt milliyetçisi.

Yani, (nickini değiştirip değiştirip) kendine küfrediyor diye düşündüm.

Çocukluk yıllarımda böyle bir deli vardı.

Dinden imana, ırzdan namusa, beşikten mezara kadar bağıra çağıra kendine küfrederdi.

Ne zaman sesini duysam saklanacak bir yer arardım.

Cesetlere işkence yapıldığını öğrendiğim gün de (utancımdan) saklanacak bir yer aradım!

Lakin utançtan kaçıp sığınılacak bir yer yoktu, dımdızlak ortada kaldım!

Ey kabir hayatından kutuplarda namaz kılmaya değin her konuda sözü olan yeşil sarıklı ulu hocalar, müftüler, alimler, allameler siz nerelere kaçtınız?

Dilleriniz lal mı oldu, neden hâlâ susuyorsunuz?

Köşe yazarları uleması "ayrılık" hakkında İtalya'dan İspanya'ya, Kanada'dan Belçika'ya kadar hüccet getirdi siz sustunuz!

Mübarek ağzınızı açıp da, bu halkları asırlardır yan yana tutan yegâne bağdan bahsetmediniz.

Tehdit sıralamasında, 28 Şubat'taki gibi tekrar birinciliğe terfi etmek istememiş olabilirsiniz; iyi de haksızlık karşısında susmanın hükmünü ne yapacaksınız?!

Bu zor zamanlarda bir şey söylemeyeceksiniz de, ne zaman söyleyeceksiniz!

Haram yemekten bile (nedense) daha büyük bir hassasiyetle üzerinde durduğunuz harama bakmak konusunda maşallah coşuyorsunuz!

Kardeşin kardeşi boğazlamasından, cesetleri yakmasından daha büyük haram var mı ki ağzınızı açmıyorsunuz?

Ölülere işkence yapmak hakkında (haşa) bir fetva mı buldunuz?

Dinimizde her türlü işkencenin haram olduğunu, cesetlere işkence yapmanın Allah'ın verdiği emanete hürmetsizlik olduğunu da mı söylemeyeceksiniz?

Salih Tuna / Yenişafak


Cevapla

“Köşe Yazıları” sayfasına dön