Demokratik teamüller zorlanırsa AB kazanımları gider

Ünlülerle yapılmış röportajlar
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Demokratik teamüller zorlanırsa AB kazanımları gider

Mesaj gönderen Siyabend » 02 Oca 2007 15:39

DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, bir yıldır meydanlarda, il il Türkiye'yi dolaştı. Demokrasiyi öne çıkaran söylemiyle dikkat çeken Ağar, Diyarbakır gezisinde yaptığı "Dağda silah tutacaklarına, ovada siyaset yapsınlar" açılımıyla uzun süre gündemde kaldı.

Türkiye'nin bir dönüşümün eşiğinde olduğunu belirtirken, "Ne bir karış toprak ne bir yurttaş feda ederiz. Coğrafyasını 400 sene tanzim etmiş ülke, içindeki sorunları yabancı ellere bırakamaz." diyor. Hükümetin politikalarını eleştirirken alternatiflerini de ortaya koyuyor. DYP'nin baraj sorununu aştığına inanan Ağar, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde sonuç ne olursa olsun demokratik teamüllerin zorlanmamasını istiyor. Demokrasi dışı heveslerin AB yolunda alınan bütün mesafeyi eriteceğini vurguluyor.

Son dönemdeki çıkışlarınız bir hayli fırtına kopardı ama geri adım atmadınız.

Siyaset, rolünü iyi oynayan aktrislerin işi gibi değildir. İnandıklarını savunmak, nasıl bir ülkede olduğunu bilmektir. Siyaset, milletin hassasiyetleri ile örtüşmediği vakit anlamsız bir çabadır. 'Sıradan insanlar' denilen kesimdir Türkiye'nin kaderini tayin edenler; sağlıklı bakış açısını savunanlar. Elit önemlidir ama arkasından yürüyecek olan da, belirleyici güç de milletin ta kendisidir. Anadolu-Ankara sentezi veya devlet-millet dengesi diyebilirsiniz. Bize siyaset sahnesinde kuvvet kazandıranların taleplerini görmezden gelemeyiz.

"Ovada siyaset yapsınlar" söylemi, DYP'ye nasıl döndü?

İnandığını, doğruları söyleyen bir adamım ben. Birileri yanlış anlayabilir ama kavrayan milyonlar var. Fevkalade olumlu katkısı oldu. Bunu hangi gayeye matuf söylediğimi herkes anlayacaktır.

Parti içindeki tereddütler giderildi mi?

Rahatsızlık yok. Şaşkınlıklar geçirilebilir. Bu partinin dibi nihayetinde bir demokrasi misyonudur. Misyonun yerli yerine oturmaya başladığı görüldü. Başka yerlere gitmiş olanlarda dönüş oldu.

Peki, Güneydoğu'dan karşılık buldu mu?

Birileri (DTP'yi kast ediyor) diyor ki, "Diyarbakır'a giderken bize ilgi gösterilmedi." Halk artık meselelere çözüm bekliyor. Beraberlikten yana. Çoluk çocuğun dağa çıkmasını istemiyor. Türkiye'nin insanı olmak istiyor. Buna siyaset el uzatmayacak da ne yapacak? Bizim ortaya koyduğumuz tablo, ülkeyi daha yumuşak bir iklime sokmuştur. Türkiye husumet değil, şefkat-kardeşlik üreten bir yerdir. Siyasetle bu yolu açmak lazımdır.

"Yozgat ile Musul'un kaderini birleştireceğiz", "Denizli'nin havlusu Musul'da, Kerkük'te satılacak" sözlerinizin arka planında ne var?

Öncelikli iş, iç çatışma alanlarını bitirmektir. 'Güneydoğu meselesi' deyin, 'terör deyin', ne derseniz deyin bu aşılacak. Hepsi imparatorluğunuzun unsurlarıdır. Bugün futühat, ekonomi ile, kültürel birlikteliklerle oluyor. Yeniden yapılanıyor Ortadoğu. Şu modeli ortaya koyduk: Türkiye, AB vizyonundan vazgeçmeksizin Kafkasya dahil etrafındaki komşularıyla Benelüks tipi ekonomik-kültürel birliktelik kuracaktır.

'Osmanlı misyonu'na dönüş mü?

Bölgenin en huzurlu dönemi, 400 yıllık imparatorluk dönemidir. Türkiye'nin, ABD, İsrail ve AB ile ilişkileri var. Müslüman ülke, İKÖ'nün önemli üyesi, Avrasya ülkesi. Bu niteliklere sahip bir yapı, korkular içinde yönetilemez. Geçmişte aynı kaderi paylaşanlar gelecekte de aynı kaderin içerisinde olacaklar. Artık bu sorunlarla yaşayamaz Türkiye, büyük bir dönüşüm ve değişimin eşiğindedir. Bunu iyi görüyoruz.

Coğrafi birliktelik var mı bunun içinde?


Ekonomik, kültürel birliktelik. İki aylık mesele, Kürt sorununu çözerim. Kuzey Irak daha kolay. Türkiye tanzim edici bir güçtür, adımlarını atacaktır buralarda. Son dönemlerdeki çıkış, buna işarettir. Bu güçten feragat edemez, kabuğuna çekilemez. Türkiye'yi tarih eteklerinden çekiyor, coğrafyası zorluyor. Huzur, güvenlik, refah ihraç eden ülke durumuna geleceğiz.

Bir de, Genelkurmay Başkanı ile 'konuşamaz-konuşurum' tartışması yaşadınız.

Çatışmadan beslenmek bizim işimiz değil. Ama biz durduğumuz yerde dururuz. Pozisyonumuz diktir.

Türkiye, cumhurbaşkanlığı seçimini kazasız belasız atlatabilecek mi?

Bir kesim meseleyi, "Aman cumhurbaşkanı olmasın da ne olursa olsun" noktasına getirmiş. Sürecin demokratik teamüller dışında zorlanmamasından yanayım. Demokrasi yolunda arızasız yürümeli.

Demokrasiyi kriter alıyorsunuz yani.

Temel zeminim demokrasi. 60 yıllık bir gelenekten geliyorum. Onlarca sebep arasında cumhurbaşkanlığına bağlayarak seçim istediğinizde millet nezdinde karşılık bulamazsınız. Eğer seçime gidilmeden bir cumhurbaşkanı seçilir de burada bir yanlışın olduğunu düşünenler çıkarsa, yanlışın millet eliyle düzeltileceğine inanmalı.

Kendilerine 'ulusalcı' diyen bazı grupları, ara rejim heveslilerini izliyor musunuz?

Demokrasi içinde herkes fikrini söylesin, itirazım yok. Ama, bu bir baskı. Doğru tarafı yok. Türkiye demokrasi yolundan ayrılamaz. İmkanlarını, demokrasi ile beraber güçlendirecek. Demokrasi dışı hevesler AB yolunda alınan mesafeleri geri bıraktırır.

Dışarıdan müdahale yanlış

Sizce de, "Meclis'in 367 ile toplanması" gerekiyor mu?

Burada dönüp bakılacak şey, bundan önceki cumhurbaşkanlığı seçimleridir. Benzer pozisyonlar o süreçlerde de gözükmekte. Peki, o seçimleri gayri meşru mu kabul edeceğiz? Çok büyük hukuki koas ve kargaşa çıkar o zaman.

Sürece dışarıdan zorlamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dışarıdan müdahale yanlış. Zaman zaman "Efendim, hükümeti destekliyorsunuz" tenkidi alıyoruz. Hayır, hükümeti desteklemiyorum. Demokrasi dışı veya tepeden inmeci bir tavır olduğunda demokrasiyi destekliyorum.



Erdoğan'a 'aday olmaması' çağrısı yapacak mısınız?

Kimsenin şahsi arzularına ipotek koymam. Ben öyle söylersem, o da "Sen de gelecek sene milletvekili seçimlerinde aday olma" dediği vakit fevkalade haklı olur. İnsanların siyasi özgürlük alanını kısıtlamak işim değil. Kimsenin ailesi, çoluk çocuğu... Haşa, bir laf duyamaz hayatımda kimse. Bir harf bile etmem o konuda.

DYP'nin anketlerdeki son durumu...

Ankete gerek görmüyorum. Parti dışındaki bağımsız kuruluşlardan geliyor. Fevkalade iyi görünüyor. Büyüme alanı sınırlı olmayan yegane partiyiz.

Şimdiden konuşulmaya başlanan koalisyon senaryolarına nasıl bakıyorsunuz?

Baraj tartışmasını aşalı çok oldu. Türkiye'nin yapılan en son seçiminin (6 Haziran'da yenilenen belediye seçimleri) birincisi DYP'dir. Senaryoları değil iktidarı kovalıyoruz. CHP ve MHP onu tartışabilir. Ancak, bu konularda peşin önyargı içinde değiliz.



Ağar, hayatının siyasetten arta kalan alanlarına ilişkin de renkli anekdotlar verdi:

Sinemaya gidiyor mu?

Yoğun tempoda fırsat buldukça eşimle sinemaya gidiyoruz. En son James Bond'u (Casino Royal) izledim. Türk filmlerine de gidiyorum. Babam ve Oğlum (12 Eylül dönemi dramı) çok başarılı bir film ama gidemedim. Ona yufka yüreğim dayanmaz.

Hangi kitabı okuyor?

Cemal Paşa'nın hatıralarını okuyorum. Ayda 3-4 kitap okuyorum. Tarihin hastasıyım. Osmanlı, Selçuklu, bütün Türk tarihini anlatan kitapları kaçırmam.

Peki şiir ve müzik...

Şiir okumayı severim. Her türlü müziği dinlerim. Havasına bağlı. Canımız ne çektiyse. Kimi zaman, yanık bir türkü dinlendirir; derinlere götürür. Enver Demirbağ, Celal Güzelses, Seyfettin Sucu ve Erkan Uğur'dan etkilenirim.

Kilo sorunu var mı?


Sabahları erken (06.30) kalkarım. Türkiye'yi gezdik karış karış. Biraz kilo aldım. Eritmeye çalışıyorum. Yaklaşık 45 dakika spor yapıyorum evde. Kültür-fiziğin ardından yürüyüş bandı. Gazete okurum, TV haberlerine bakarım. Kuvvetli bir kahvaltı ile güne başlarım. 6 saat uyuyorum. Öğlenleri fırsat bulabilirsem yarım saat şekerleme yapıyorum.

Maçlara neden gitmiyor?

Futbolu takip ediyorum ama maçlara gidemiyorum. Çok kavga-dövüş var. Rahatsız oluyorum, TV'den seyretmek daha iyi. Japonya'da milli maça gitmiştim. Bütün stat bizim milli takımı alkışlayınca, Türkiye'de maça bir daha zor giderim diye düşündüm.

GS dışında hangi takımı tutuyor?

İkinci takımım Trabzonspor. Güçlü olmasını istiyorum. 6 kez şampiyon oldu. Anadolu direnci gösteriyor.

Bayramlarda kimin elini öpüyor?

Ellerini öpecek büyüğümüz kalmadı. Benden büyük kimse yok ailemizde. Eski genel başkanlarımız Hüsamettin (Cindoruk) Bey'i, Tansu (Çiller) Hanım'ı, Süleyman (Demirel) Bey'i, Yıldırım (Avcı) Bey'i her bayram ararım.


Zekai Özçınar - Mehmet Baki


Cevapla

“Röportajlar” sayfasına dön