Azize Ceo İle Sürgündeki Kürt Entelektüelizmi

Ünlülerle yapılmış röportajlar
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
Azize Ceo İle Sürgündeki Kürt Entelektüelizmi

Mesaj gönderen Siyabend » 23 Kas 2008 20:32

Kürtlerin işgal ve baskıyı yaşaması sadece sosyo-ekenomik yaşamlarını değil kültürel ve entelektüel durumlarını da etkilemiştir. İşgalci güçler sadece Kürtlerin ülkesini değil onların bilincini de kontrol etmeye çalışmışlardır. Bu yüzden de Kürtlerin kendi dilini, kültürünü, edebiyatının ve sanatının gelişmesine izin verilmemiş. Bu konuda çaba harcayanlar baskı altına alınmıştır. Bu baskılardan dolayı Kürt dili, edebiyatı adına yapılmış bir şeyler varsa oda sürgünde diaspora da kısmi bir gelişme şansı bulmuştur. Bunlardan ön önemlisi de eski Sovyet sahasıdır.

Son yüzyılda Kürt dili, edebiyatı ve sanatı ile ilgili en önemli çalışmalar eski SSCB ülkelerinde yaşayan Kürtlerin yaptıkları çalışmalardır. Bir yüz yıldan fazla Kürt dili, kültürü ve edebiyatı hakkında yapılan çalışmaların sırlarını bu anların bir parçası ve tanığı olan Azize Ceo ile görüştük.

Ceo, eski Sovyet ülkelerin de ortaya çıkan bu çalışmaları birkaç kişinin entelektüel çalışması olarak değil bir halkın kimliğine sarılışının öyküsü olarak değerlendirmek gerekir, diyor. Ceo, bu bölgedeki entelektüel üretimi şöyle tanımlıyor: ‘’Eski Sovyet coğrafyasında yaşayan Kürtlerin; kendi ulusal değerlerini, kimliklerini ve farklı bir halk olmaktan doğan özgünlüklerini, renklerini, ruhani yapılarını korumaları ve Sovyet sistemi içinde üretip, geliştirip zenginleştirmeleriyle ortaya çıkan ürünlerde somutlaşmıştır.”

BİR HALKIN KİMLİĞİNİ VARLIĞINI KORUMA SEVDASIDIR

* Kürdistan’da siyasi çalışmalarda olduğu gibi entelektüel çalışmalar yasaklamaların olduğu bir dönemde SSCB ülkelerinde bir çok Kürt aydını Kürt kültürü dili, tarihi, ve edebiyatı konularında önemli çalışmalar yaptı. Böyle bir çalışma nasıl ortaya çıktı.

- Aslında burada yani Sovyet ülkelerinde yapılan çalışmalar birkaç Kürt aydının bireysel çabaları şeklinde gelişmemiştir. Burada üzerinde durmamız gereken temel gerçek; gerek göç yoluyla yaşadıkları genişlemelerden dolayı gerekse de toplu imha ve katliamlardan dolayı zorunlu göç ve sürgüne tabi tutulmuş bir halkın geldiği topraklarda kendi kimliğini korumak için verdiği mücadeleyi görmeliyiz. Burada üzerinde durmamız gereken temel gerçek; gerek göç yoluyla yaşadıkları genişlemelerden dolayı gerekse de toplu imha ve katliamlardan dolayı göç ve sürgüne tabi tutulmuş bir halkın geldiği topraklarda, kendi kimliğini korumak için verdiği mücadeleyi anlamalıyız. Verilen en küçük bir imkanı kendi diline, Kültürünü ve manevi değerlerini geliştirmek için nasıl kullandığını görmeliyiz. Bunda kendi kimliğine sarılarak varlığını koruma çabasını hissetmeliyiz. Bu gerçek; eski Sovyet coğrafyasında yaşayan Kürtlerin; kendi ulusal değerlerini, kimliklerini ve farklı bir halk olmaktan doğan özgünlüklerini, renklerini, ruhani yapılarını korumaları ve Sovyet sistemi içinde üretip, geliştirip zenginleştirmeleriyle ortaya çıkan ürünlerde somutlaşmıştır.

Kürtlerin bu tutumu Sovyet komünist partisinin Sovyet halklarının kendi varlıklarını korumaları kendi dil, kültürlerini geliştirmek için dönem dönem ortaya koyduğu politikalarla ve imkanlarla birleşip önemli bir entelektüel çalışmaya dönüşmüştür. Komünist parti belli dönemler halklararası fark gözetmeden Sovyetlerde yaşayan tüm halkların kendi dilinde eğitim görebilme, kendi kültürel değerlerini sürdürebilme, kendi tarihleri hakkında araştırma inceleme yapabilmeleri için belli politikalar oluşturmuş bunun için imkan tanımıştır. Bunun varolan yerel kadroların toparlanması eğer yoksa eğitilip yetiştirilmesi için gerekli olanakları sağlanmıştır. Yani burada ortaya çıkan entelektüel değerlerin düzeyine bakıldığında bunların kişisel çabalar ya da bir grubun özel çalışmaların sonuçlarından daha fazla şey olduğu görülecektir.

Her ne kadar tarihin çeşitli dönemlerinde Mir Celalettin Bedirxan gibi sürgüne gönderilen bazı aydınların özel çabalarıyla bazı edebi eserler veya yazım çalışmaları yapılmış olsa da Sovyet coğrafyasındaki üretimin karakteri bundan farklıdır. Her şeyden önce Kafkasya’da yaşayan Kürtlerin sosyo-politik durumları farklıdır. Bir kısmı X. yy. da bir kısmı ise XVIII yüz yılın sonlarında Osmanlıların toplu katliam siyasetinden kaçarak buraya gelmiş ve XX yüz yılının başlarında Güney Kafkaslar da önemli bir Kürt topluluğu oluşmuştu.

Her ne kadar Azerbaycan’da yaşayanların bir kısmı Azeriler tarafından ( Hepimiz Müslüman’ız gibi söylemlerle kandırılarak) asimle edilmişse de diğer Ezidi ve Müslüman Kürtlerin önemli bir kısmı yukarda söz ettiğimiz gibi kendi varlıklarını korumaya ve sürdürmek için önemli bir çaba vermiştir.

SOVYET POLİTİKALARININ ETKİSİ OLMUŞTUR

* Yapılan bu Kürt entelektüel çalışmaları hakkında biraz bilgi verir misiniz ?

- Bu dönem Güney Kafkasya’da kurulan Sovyet cumhuriyetleri komünist partinin kararlarıyla azınlıkların dil ve kültürlerinin geliştirilmesi için bazı adımlar atmaya başladılar. Bu kapsamda 1921’de Ermenistan’da ve Ermenice bilmeyen Ermeni ve Kürtler için bir alfabe yapıldı. Bu bildiğimiz Hakob Xazaryan’ın Ermenistan’da kullanılan Kril harfleriyle oluşturduğu Kürt alfabesiydi. Xazaryan bu alfabeyi yazdığı kitabın ismi “Şems”ti.

Ama Kril harfleriyle Kürtçe yazmanın güçlüklerini gören Kürt aydınlar bazı çalışmalar içine girdiler. 1928’de Erebe Şemo ve İsahak Morogülov Latin harfleriyle bir Kürt alfabesi yaptı. 1948’de ise Haciye Cindi Kril harflerinden oluşan yeni bir alfabe hazırladı. Fakat bu alfabeler çıkmadan da Xazaryan’ın yaptığı alfabe ile bazı yazılı çalışmalar yapılmıştı.

Ancak 1948’de yapılan alfabe ile Kürt atasözleri, Kürtçe okullar için ders kitapları, Trans Kafkasya Kürtçe öğretmen okulu kitapları, Reya Teze gazetesi ile bazı Kürt ve yabancı aydınların çalışmaları yayınlandı.

YETİMHANELERDE BÜYÜYEN AYDINLAR

Sovyetler o dönem azınlıklar içinde dil-edebiyat, kültür, basın-yayın ve bilimsel çalışmalar için kadro yetiştirmeye başladı. Bunun için öncelikle orta ve yüksek öğrenim de okuyan azınlıkara ait gençler seçiliyordu. Bu dönem ilk ve orta öğrenim gören Kürt çocukları daha çok Ermeni jenosidi sırasında onlarla birlikte katliama uğrayan Ezidi Kürtlerinin yetim kalan çocuklarıydı. Bu çocuklar annesiz babasız kalan ermeni çocukları ile birlikte kimsesizler yurduna yerleştirilmiş ve buralarda okutulmuşlardı.

Kürt dili ve edebiyatı alanlarında önemli bir rol oynayan Emine Evdal, Heciye Cindi, Casime Celil, Cerdoye Genco gibi isimlerde bu dönem eğitilen çocuklar arasından çıkmıştı.

Ama daha Kürtler rahat bir nefes alacak ve entelektüel alanda da kendi kendilerini üretecek hale geleceklerdi ki, Stalin’in sürgün politikalarına maruz kaldılar. 1937’lerdeki bu baskılarla birçok Kürt ailesi yerlerinden yurtlarından edilerek sürgüne gönderildi. Kürtlere ait birçok eğitim, kültür kurumu kapatıldı. Bu alandaki boşluk on yıldan fazla sürdü.

KOMÜNİST PARTİ TALİMATIYLA ALFABE

1948’de Haciye Cindi Ermeni Komünist partisinin talimatı ile kril harflerinden oluşan bir Kürtçe alfabe hazırladı. Bu alfabe SSCB'deki Kürt kültür, sanat ve edebiyatının geliştirilmesi için yeni bir başlangıç oldu. 1950’de Rea Teze gazetesi yeniden yayınlanmaya başlandı. Erivan radyosu Kürtçe dilinde yayına başladı. Ermenistan bilimler akademisi Kördoloji hakkında araştırma ve inceleme kitapları yayınlamaya başladı. Bütün bunlar Sovyet komünist partisini iç ve dış politikasının bir parçası olarak yürütülüyordu.

Yine bu dönem ilk olarak Hacıye Cindinin başında bulunduğu Kürt yazarlar birliği kuruldu. Bu kuruluş 1960’dan sonrada Karlini Çaçan başkanlığında sürdü. 1949’ a kadar Ermenistan sınırları içinde Kürtlerin yaşadığı yerlerin merkezi olarak Elegez kabul edilmişti. Buranın yönetimi de Kürtlerden seçilmeye özen gösteriliyordu. Örneğin beldenin yerel yöneticileri, hakimi, meclisi, eğitim müdürü Kürtlerden atanıyordu. Yine Elegez’de ilk Kürt tiyatrosu bu dönem kuruldu. O zaman Ermenistan, Kürtler için; Kürt kültürünün başkenti; Kürt dili edebiyatı ve kültürü için bir merkez rolü oynamaya başladı.

Kürt kültürü, edebiyatı, sanatı ve eğitimine ilişkin yüzlerce çalışma kitap yayınlandı ve halen kütüphane ve arşivlerde sadece edebiyat ve kültür üzerine değil matematik, kimya diğer bilimlere ilişkin ders kitapları ve yine Kürt dilinde yazılmış bilimsel çalışmalar da vardır.

Sovyet sinemasında Kürt temasını işleyen filmler var. Bunlar dönemin Kürt kültür ve yaşam tarzını yansıttığı için önemlidir. Yine bu dönem kurulan Elegez tiyatrosunun yarattığı sanatsal birikim tek başına önemli bir deneyimdi. Örneğin bu dönem Ermenistan’daki Kürt pandomin tiyatrosunun kurucularından Arsen Polatov önemli sanatsal çalışmaları vardı. Halen Rusya’daki yazarlar birliğinin başkan yardımcısı Kereme Reş var, bu aynı zamanda bir Rus yurtseveri olarak bilinir. Yine o dönem bir Kürt kızı olan Naze Şiraye ve bugün oğlu olan Aziz Askeryan Rusya’nın en büyük sirk oyuncularıdır.

ORBELLİ: BAŞKASINA AYDIN VE KAHRAMAN YETİŞTİREN HALK

Rusya’nın ünlü doğu bilimcilerinden Îosîf Orbelli 20 yy. ortalarında Doğu bilimleri ile tanışıp inceledikten sonra şunları yazar. “Kürt halkı emeği ve alınteriyle dünya uygarlık hazinesine çok şey katmıştır. Bu halk çoğu zaman en değerli ve ünlü filozof, sanatçı, müzisyen ve komutan evlatlarını Fars, Türk, Arap, Ermeni isimleri altında kaybetmiştir. Bugün o halkların tarihini süsleyenler de Kürtlerin bu sanatçı aydın ve kahramanlarıdır.” Bu iyimi yoksa kötümü? Bu iki açıdan olumludur. Birincisi uygarlık değerlerine verdikleri emeklerle diğeri ise halklar arasında köprü olabilecek değerlerin temsili olma açısından önemlidir.

Eski Sovyet döneminde üretilen entelektüel ve sanatsal değerlerin içeriklerini sadece bu parçada yaşayan Kürtlere ait değil tüm Kürt halkının kültürel değerlerini de bulmak mümkün. Çünkü bu bölgede üretilenler bu entelektüel değerler temellerini henüz asimilasyona uğramamış geniş bir Kürt topluluğundan alıyordu. Bu yüzdende içinde halkçı ve geleneksel Kürt kültür orijinini taşıyorlar.

Ayrıca buradaki çalışmaların bir diğer özelliği ise bir sosyalist rejim içinde üretilmiş olmasıdır. Yani geleneksel olması onu o kadarda muhafazakar kılmıyor. Sosyalizmin etkisiyle kendi içinde oldukça ileri sosyalist değerleri barındırıyorlar. Örneğin bu dönem üretilen fikri ürünlerin çoğunda emeğe ve sosyalizme ilişkin övgüler yer alır. Kızıl ordunun kahramanlıklarından Sovyetlerin yarattığı yenilik ve gelişmelere kadar çok zengin içeriklere sahip. Yani bu dönemki entelektüel üretimler ve sanatsal çalışmalar da geleneksel Kürt kültürel değerleri ile sosyalizmin ilerici değerlerinin buluşması var. Bu farklı bir kendine özgülüğü de ortaya çıkarıyor.

DÜNYA EDEBİYATI KÜRÇEYE ÇEVRİLDİ

Ayrıca bu dönem Kürt yazım ve edebiyat dilini zenginleştiren diğer bir çalışmada; Sovyetler çatısı altında toplanan onlarca halkın ünlü aydın ve yazarlarının büyük eserlerinin Kürtçe’ye çevrilmesidir. Bir halkın edebiyatını büyüten olgunlaştıran zenginleştiren önemli etkenlerden biride diğer halkların edebi eserlerin kendi diline çevirmesi ve yayınlamasıdır. Onların duygusal ve düşünsel dünyalarını paylaşmasıdır. Puşkin Lermontov, Çexov, Gogol, Taras, Şevçenko, Gorki, Ostrovski, Mayakovski, Şoloxov, Sayat-Nova, Tümanyan, İshakyan, Çarents, Fertusti, Xeyam, Nizami Şota Rüstaveli ve diğer birçok büyük yazarın eserleri Kürtçe’ye çevrildi. Bu çalışmalarla hem Kürt edebiyatının yabancı eserlerden yararlanması ve genişlemesine hemde Kürtlerin kendi dilleriyle dünya edebiyat ve sanatını öğrenmelerine yol açması açısından önemlidir.

Yine Kürtler Ermeni edebiyatından Sayat-Nova, Hovhannes Tumanyan, Avetik İshakyan, Hraçya Koçer, Çarents in eserleri Kürtçe diline çevrilerek yayınlanmıştır.

CEGERXİNİN ŞİİRLERİYLE YURTSEVERLİK GELDİ

* Bu çalışmaların içeriğinde yurtseverlik nasıldı?

- 1960’lı yıllar Sovyetlerin kısmen demokratikleşme ve açılımlarından yararlanan Kürt aydınlar Eski Kürt edebiyatı eserlerini bu sahaya taşırarak kendi çalışmalarında yararlanmaya başladılar. Bunlardan “Ker u Kulik”, “Mem u Zine”, “Dimdim”, “ Xece u Siyabend” Mem u Eyşe” ve diğerleri. Bu çalışmalardan Ordixane Celil’ in “Poeziya Cegerxwine bajarvaniye” adlı kitabıyla Cegerxwin şiirleri ve içinde ki yurtsever mesajlarının yorumuyla önemli bir örnektir.

60’lı yıllarda Sovyetlere Stalin politikalarının eleştirilmesi üzerinden kısmi bir açılım ve demokratikleşme sağlandı. Bu dönemden sonra sadece (Ahmedê Xanî, Melayê Cizîrî, Feqîyê Teyran gibi) Kürt klasikleri değil; aynı zamanda Cegerxin, Osman Sebri gibi Kürt aydınlarının fikir ve eserleri de Kürt okulların yayınlarında yer almaya başladı. Bu yüzdende ikinci dönem şairlerin (Şikoyê Hesen, FêrîCkê Ûsiv, Mîkayêlê Reşîd, Egîtê Şemsî, Rizalîyê Reşîd) eserlerinde Kürt, Kürdistan konuları daha geniş işlenmeye, ülke sevgisi, Kürt kızının güzelliğine övgü ve Kürt savaşçılarına yani kahramanlık ve yiğitliğine övgü temaları daha fazla yer almamaya başladı. Bu temalar sanatta ve edebiyatta öne çıktı.

Yine bu yıllarda sürgünden dönen Kürtlerin yaşamları da bir tema olarak işlenmeye başlar. Bu dönem bu bölgedeki Kürt edebiyatına Arabe Şemo gibi bir yazarın özgün tarzı damgasını vurur 1980’lerdeki Sehide İbo, Wezire Eşo, Amerike Serdar, yada diğer yazarların yazdıkları eserlerini yan yana verdiğinizde Kürt edebiyatının büyük üstatlarının etkilerini görmeye başlarsınız.

ST.PETERSBURG, MOSKOVA, ERİVAN VE TİFLİS…

* Bu üretimlerin niteliği nasıl?


- Dünyanın bu bölgesinde Kürt dili ve edebiyatı ile üretilen eserler araştırma inceleme açısından da oldukça bilimsel ve oldukça değerlidir. Çünkü oldukça eski bir geçmişe sahiptir. Unutmayalım ki buradaki çalışmalar sadece Sovyet dönemine değil Rus imparatorluk dönemine dayanır. Daha Pyotre (piotır) döneminde Kürt dili,tarihi, kültürü üzerine çalışmalar başlar. Sovyet döneminde Kürtler üzerine çalışma doğu üzerine yapılan çalışmaların bir bölümü olarak gelişir. Bu yüzdende St.Petersburg, Moskova, Erivan, Tiflis kentler dünyadada Kürtlerle ilgili çalışmaların merkezi olarak bilinirdi. Denebilir ki bu bölgede üretilen eserler Kürt entelektüel birikimi açısından oldukça önemli bir yere sahiptir. Burada çalışma yapanQanatê K’urdo, Çerkezê Bek’o, Hecîyê Cindî, Emînê Evdal,Yûlîya Avalîanî, K’erîm Eyûbî, Şekiroyê Xudo, Îsahak Tsûkêrman, Manvêl Hasratyan, Xalitê Çeto.... Lazarêv, Rûslan Tsabolov, Ordîxanê Celîl, Celîlê Celîl, Zera Elî Yûsûbova, Îraîda Smîrnova ve diğerleri önemli çalışmalar yaptı. Bugün St.Petersburg, Moskova ve Erivan’daki kütüphane ve müzelerde binlerce Kürtçe eser bulunuyor. Bunlar arasında onlarca el yazması çalışmada saklanıyor.

KÜRDOLOJİ ÇALIŞMALARI ÖLÜYOR

* Bu sahadaki entelektüel üretim azalıyor gibi bunun sebeplerin biraz açar mısınız ?


- Buna kısaca şöyle bir cevap verebiliriz; Eğer Sovyetler bilimsel araştırma inceleme ve çalışmalar için o kadar büyük bir imkan ve destek vermemiş olsaydı bu kadar çok eser ortaya çıkmazdı. Fakat bu gün gerek Rusya da gerekse Eski Sovyet cumhuriyetlerinde aynı koşullar imkan ve olanaklar yok. Geçmişte Sovyet sistemi bu tür çalışma yapanları maddi anlamda oldukça güçlü bir biçimde destekliyordu. Ancak şimdi bir kitabı ve çalışmayı yayınlayabilmek bile çok güç. Kürtler için yapılan çalışmalar yeterince desteklenmediği için giderek zayıfladı. Şunu diyebiliriz ki Eski Sovyet coğrafyasında ki Kürtçe bilimsel, sanatsal ve entelektüel gelişme ölmek üzere. Belki de birkaç yıl içinde bu coğrafya da Kürdolojiye ilişkin çalışmalar tamimiyle duracak ve ya bu konularla ilgilenecek insan kalmayacak. Çünkü uzun süredir bu konu da yeni öğrenciler ve insanlar yetiştirilmiyor ve giderek yetiştirebilecek insanlarda kalmayacak.

ARŞİV VE YAZIMLAR DAĞINIK

* Bu çalışmalar nerde hepsi korunuyor mu?


- Yukarda da belirttiğimiz gibi eski Sovyetler coğrafyasından bir çok aydın, yazar ve araştırmacının kitap ve çalışmaları yayınlanmış eserleri ortaya çıkmıştır. Bu gün bu aydın ve yazarların çalışmalarının bir çok orijinali Rusya Federasyonundaki yada eski Sovyet ülkelerindeki müze ve kütüphanelerde yada kendi ailelerinin yanında korunmaktadır. Bunlardan bir kısmı yayınlanmış ancak bir kısmını hala yayınlanmayan belge ve arşiv niteliğindedir. Örneğin Ordixane Celil bir çok çalışmasını yayınlamaya fırsat bulamadan hayata veda etmiştir. Bunun gibi onlarca aydın ve yazarın çalışmaları halen bekletilmektedir.

Bunların Kürdistan’a ve Kürt halkına mal edilmesi elbetteki çok önemli. Ancak bu konu da bazı zorluklar var. Örneğin bu sahadaki üretimin bir kısmı Kürtçe olsa da önemli bir kısmı da Rusça dilinde yazılmıştır. Bu yüzdende örneğin Avrupa da gelişen Kürt entelektüel birikiminin bu materyallerden yeterince yararlanması güç olacaktır. Yine Avrupa ve ülkede çalışma yapan yada çaba harcayan insanların bu birikim ve deneyimden yararlanamaması büyük bir şansızlık olacak veya istenilen sonuçları almalarında güçlük yaratacaktır. Bu yüzden de gecikmeden bu sahadaki birikimin Kürt kültür ve edebiyatının hizmetine sunulması için gerekli çalışmaların yapılması önemlidir.

* Bu çalışmaları ülkeye ve geleceğe nasıl mal edebiliriz?

- Evet en önemli soru da bu. Bunun için ciddi, reel ve bilimsel bir projenin gerekliliği ortadır. Öyle bir projeki bu bölgede üretilen ürün ve eserleri Kürt halkına mal edebilecek onun üretimine ve eğitimine güç katacak hale gelsin. Bu eserleri araştıracak, tercüme edecek, düzenleyecek, kopyalayacak, yayınlayacak ve toparlayacak bir proje. Böyle bir çalışma burada üretilen değerleri ülkedeki değerlerle bütünleştirecek Kürt özgün bilimsel ve kültürel gelişmesine destek sunacak hale gelecektir.

Örneğin bu dönemin çalışmalarını derleyen ve biriktiren Casime Celil’in yanında biriken arşiv bir devlet yada politik hareket tarafından pratik olarak desteklenmemesine rağmen nitel ve nicel olarak önemli bir düzeye ulaşmış durumda. Kişisel bir arşivi, kütüphaneyi, yada koleksiyonu çok tan aşmış zengin bir arşiv ve kütüphane düzeyine ulaşıyor. Casıme Celil ve Celile Celil tarafından biriktirilen bu arşiv Avustralya’nın Viyana kentine taşınarak büyük bir Kürt kütüphane oluşturmak için çalışmalar yürütülüyor. O birikim Kürt halkının ilerde yararlanacağı bir kaynak olarak oluşturulmak isteniyor. Sanıyorum ki sadece Celil değil bu dönemi yaşayan aydın ve yazarların yanında değerli arşiv ve çalışmalar yer almakta. Bunların toparlanması için Celil’in yaptığı çalışmalar benzer çalışmaları sürdürmek gerekiyor.

Yine gecikmeden bu konuda çalışma yapanların ülkedeki çalışma ve tartışmaların bir parçası haline getirmek, onların bu çalışmayı sürdürülebilir kılmak için desteklemek gerekiyor. Bunun içi örneğin eğitim çalışmalarını sürdürmelerine destek olmak. Yani Kürt gençlerinin eğitimine katarak kendilerini üretmelerine yardımcı olmak.

Bu proje ve çalışmaları yürütebilecek imkan ve olanaklara sahip Kürt harekete ve kurumlarının bu konuyu bir an önce düşünmelerinde ve pratik bazı adımlar atmalıdır. Bu çalışmalar Kürt dili, tarihi, kültürü ve edebiyatının gelişmesine büyük katkı sunabilecek bir birikimdir


ANF NEWS AGENCY


Cevapla

“Röportajlar” sayfasına dön