‘Çocuk Cinsel İstismarı Savaştan Daha Tehlikeli’

Ünlülerle yapılmış röportajlar
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Siyabend
Belawela Muhtarı
Belawela Muhtarı
Mesajlar:19658
Kayıt:15 Eki 2006 12:05
Ruh Hali:Mutlu
Cinsiyet:Erkek
Burç:Kova
Takım:Galatasaray
‘Çocuk Cinsel İstismarı Savaştan Daha Tehlikeli’

Mesaj gönderen Siyabend » 09 Şub 2009 11:39

Diyarbakırlı Sosyolog ve Rehberlik Uzmanı Arslan Özdemir, cinsel istismarın savaştan daha fazla çocuk üzerinde etki yarattığını söyledi ve bölgedeki intihaların da bir kısmının ensest ilişkiden kaynaklı olduğuna dikkat çekti

Diyarbakır'lı Sosyolog Aslan Özdemir, çocuk istismarı ve intiharlara ilişkin önemli çalışmalara imza attı. Çocukların cinsel istismarı konusunda yaptığı çalışmalar nedeniyle Uluslararası Psikoterapi ve Meditasyon Kongresi tarafından 2008 başlarında Nobel'e aday gösterildi. Sosyolog ve rehberlik uzmanı Arslan Özdemir Kürt bölgesindeki çocuk istismarına ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.

-Çocuk istismarı ve intiharlara ilişkin 2008 yılı başlarında Nobel’e aday gösterilen çalışmalarınız oldu. Aradan geçen bir yılda özellikle yaşadığınız Diyarbakır’da çocuk istismarı konusunda iyileşmeler mi oldu yoksa daha mı kötüleşti.

--Diyarbakır’da istismarı önleme açısından ciddi bir çalışma yapılmadı ki istismar konusunda iyileşmeler olsun. Sınırlı da olsa teorik açıdan bilgilendirme konusunda bazı çalışmalar yapılıyor. Özellikle Bağlar belediyesinin bu konuda bir projesi var onu gerçekleştirmeye çalışıyorlar. İHD olarak bu konuda hazırladığımız bir AB projesi vardı projemiz kabul görmediği için istenilen çalışmaları başlatamıyoruz. Ancak gelecek açısından bu konuda özellikle istismarı önleme ve istismar mağduru çocukları rehabilite etme noktasında bazı projelerin hazırlıklarını sürdürüyoruz. Bu konuda uluslararası kuruluşlarla ilişkimiz var özellikle IPM(Uluslar arası psikoterapi ve meditasyon enstitüsü)’in bu konuda bize katkısının olacağını düşünüyoruz. Ancak istismar konusu her gün biraz daha önemli bir tehlike olmaya devam ediyor. İstismarların çocuklar üzerinde yarattığı etki savaşların yarattığı etkiden daha fazla bir etki yaratabilmektedir.

AVANTAJLI DURUM DEZAVANTAJA DÖNÜŞTÜ

-Diyarbakır’da resmi rakamlara göre nüfusun yüzde 55’i çocuklardan oluşuyor. Bu durum toplumsal yapı ve istismar konusunda nasıl etkiye yol açıyor?

--Nüfusun genç olması toplusal yapı açısından önemli bir dinamizm oluşturuyor. Ancak Kürt sorunundan kaynaklı zorunlu göç sonucunda Diyarbakır’a yerleşen ailelerin çocukları ciddi sorunlar yaşıyorlar. Çocuk yaşta ailenin yaşadığı sorunlarına ortak olup bu sorunu çözmenin bir parçası haline geliyorlar. Özellikle ekonomik sorunun çözümünde çocukların bir faktör görülmesi onları sokağa itiyor ve çocuklar bu konuda istismara açık hale geliyorlar. Sokağa itilen çocuklar bütün istismarlara maruz kalabiliyorlar.(Cinsel, ekonomik, duygusal, fiziksel istismar) Böylece nüfusun %55’nin çocuk olması aslında avantajken bir dezavantaja dönüşebiliyor.

ÇOCUKLAR İNTERNET ÜZERİ TUZAĞA DÜŞÜRÜLÜYOR

-Giderek yaygınlaşan internet çocuklar için bir tehlike oluşturuyor mu? Nasıl korumak gerekiyor, bu yönlü tedbirler de alındı mı? Zira sadece Diyarbakır’da en az 500 internet kafe bulunduğu ve onlarcasının denetimsiz olduğu kaydediliyor.

-İnternetin yaygınlaşması aslında olumlu ancak kontrol altına alınmadığı zaman çocuklar için ciddi bir tehlike arz edebiliyor. Bugün çocuk pornosunun tuzağına düşen çocukların büyük bir çoğunluğu internet üzerinden kurulan bağlantılarla bu tuzaklara düşüyorlar. Çocuk pornosu mafyası bugün dünyada uyuşturucu mafyasında daha büyük bir hale gelmiştir. Bu işten milyar dolarlar kazanılmaktadır. Mafyanın bağlantı noktası çoğunlukla internet üzerinden gerçekleşiyor. Çocukların korunması için internet kafelere filtreler konulmuş ancak kontrol dışı olan internet kafelerde bu durumdan söz edilememektedir. Diyarbakır’da internet kafeleri kontrol altına almak için ciddi bir çabanın olduğunu görüyoruz.

DİYARBAKIR HALKI İSTANBUL’DAN DAHA DUYARLI

-Türkiye genelinde fuhuşa zorlanan iller sıralamasında İstanbul ve Diyarbakır başı çekiyor. Sizin araştırmalarınız da bunu doğruluyor mu? Her iki kent arasında nasıl bir sosyolojik benzerlik bulunuyor?

--Her iki kent arasında ki sosyolojik benzerlik ikisi de yoğun göç alan illerdir. Diyarbakır’a zorunlu göçle yerleşen insanlar ciddi ekonomik sorunlar yaşamaktadır. Bizim tespitlerimize göre zorunlu göç sonucu varoşlarda yaşayan ailelerin bir kısmı ortalama 7-8 nüfusla 20 metrekarelik alanlarda ayda 100-150 TL ile yaşamını sürdürmek zorunda kalabiliyorlar. Buna benzer örnekler İstanbul’da da çokçadır. Ancak fuhuşa zorlama konusunda Diyarbakır İstanbul’dan farklılık göstermektedir. Diyarbakır’da henüz geleneklerin etkin olması bunun önüne geçmektedir. Diyarbakır halkı bu konuda İstanbul’dan daha duyarlıdır ve fuhuşa zorlama çabalarını boşa çıkarabilmektedir. Ancak bu durum Diyarbakır da fuhuşun olmadığını ifade etmez.

ERKEK ÇOCUKLAR BİLE SEKS KÖLESİ HALİNE GETİRİLİYOR

-Diğer bir sorun da sokaklarda yaşayan çocuklar ve çalıştırılan çocuklar olarak dikkat çekiyor. Resmi rakamlara göre Diyarbakır’da 3 ila 4 bin arasında çocuk sokakta çalışıyor. Bu çocuk sağlığını nasıl etkiliyor ve aynı zamanda çocuğu daha çok tehlikeye açık hale getirmiyor mu?

--Diyarbakır’da yaz aylarında okulun tatil olması nedeniyle sokakta çalıştırılan çocukların sayısı 20 bin civarını görmektedir. Ama mevcut durumda 10 bin dolayında çocuk sokakta çalışıyor. Tabiî ki bu sayılar kesin bir rakam değil. Yukarıda da belirttiğim gibi sokakta çalışan çocuklar her türlü istismara açıktırlar. Çocukların sokakta olması özellikle psikolojilerini olumsuz yönde etkilemektedir. Çocuklar sokakta her tülü olumsuz alışkanlığı edinmektedir. Son dönemlerde çocuklar arasında esrar içme alışkanlığı yaygınlaşmaktadır. Bu durum daha çok sokakta çalışan çocuklar arasında görülmektedir. Sokakta çalışan çocuk sayısı artıkça sorunlu bir gelecek oluşmaktadır. Özellikle mafyanın eline geçen çocuklar açısından iyi bir gelecekten söz edilemez. Son dönemlerde çocuk mafyası erkek çocuklarını bile seks kölesi haline getirebilmektedir. Kaçırdıkları çocukları ciddi paralarla seks kölesi olarak satabilmektedir. Bu gün dünyada bu mafya giderek büyümekte, etkisini bölgede de göstermeye başlamıştır.

İNTİHARLARIN NEDENLERİNDEN BİRİ ENSEST

-Çalışmalarınızda intiharları da yakından irdeliyorsunuz ve bölgedeki intiharların bir kısmının ensest ilişkiden kaynaklandığını ifade ediyorsunuz. Hangi kentte bu sorun en çok yaşanıyor? Sorunda düzelmemi yoksa artış mı görünüyor?

--Bölgede özellikle kız çocuklarından bir kısmının intihar etme nedeni ensestir. Çocuk yaşlarda tecavüze maruz kalan çocuklar evlenecek yaşa geldiklerinde durumun farkına varmakta töre cinayetlerinin yaşatacağı sorunlardan korktukları için intiharı seçmektedirler. Bölgede bekâretin çok önemsemesi istismar mağduru kızları intihara sürüklemektedir. Bu durumun hangi ilde daha çok veya az olduğunu söyleyecek durumda değiliz çünkü bu durum çoğunlukla gizlenmektedir. Sorunda bir düzelmenin olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü hala intihar vakalarına rastlamaktayız.

İSTİSMAR MAĞDURU ÇOCUĞUN REHABİLİTASYONU MÜMKÜN DEĞİL

-Cinsel suiistimal söz konusu olduğunda bunun daha çok hastalık ve suç boyutunun öne çıkarıldığına dikkat çekiyorsunuz. Ancak siz çalışmalarınızda geleneklere de vurgu yapıyorsunuz. Çocuk istismarını bir bütün olarak nasıl değerlendirmek gerekiyor?

--Konunun uzmanı olanlar bu durumun suç sayılması gerektiğini vurguluyorlar. Pedofil dediğimiz kişilerin tedavilerinin olmadığını vurguluyorlar. Bu yüzden bunların suçlu görülmesi ve ağır cezalara çarptırılıp toplumdan uzaklaştırılması gerektiğini vurguluyorlar. Özellikle adam öldürme suçundan ceza almaları gerektiği vurgusu var. Nedeni istismar mağduru çocukların rehabilitasyonu mümkün değildir. Yaşadıkları sürece bu acıyı yaşıyorlar. Bir şekilde masumiyetin simgesi olan çocukların yaşamı bu şekilde kirletilmiş ve karatılmış oluyor. Ancak bazen bırakın Pedofil denilen kişinin cezalandırılması, ödüllendirilmesi bile söz konusu olabilmektedir. Özellikle bölgede bazı aileler namuslarını temizleme adına tecavüz mağduru çocuğu tecavüzcüsüyle evlendirebiliyorlar. Bu durum mağdurun cezalandırılması anlamına gelmekte ve tecavüzcüleri cesaretlendirmektedir. Bu istismarın sosyolojik boyutunu ifade etmektedir. Bölgemizde maalesef bu örnekler çokçadır. Bunun sonucunda tecavüz mağduru çocuğun yaşamı bir trajedi halini alabilmektedir. Çocuk istismarının çözümünde sorunun bütün boyutuyla ele alınması gerektiğini ve bu şekilde değerlendirilmesini söyleyebiliriz.



-Fuhuş ve çocuk istismarı Kürt bölgesinde sadece Diyarbakır için mi bir tehdit oluşturuyor? Başka hangi kentlerin bu sıralamaya koymak gerekiyor?

--Bütün bölge illeri için bir tehlikedir. Ancak bir sıralama yapabilecek durumda değiliz. Çünkü bölgede vakaların çoğu saklı kalmakta bu nedenle istatistikî bir veriyle sıralama yapamamaktayız.



KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMSÜZLÜĞÜ SORUNLARI ARTTIRIYOR

-Diyarbakır ve bölge genelinde fuhuş, çocuk istismarı ve intiharların son yıllarda güçlü bir artış göstermesinin nedenleri nelerdir?

--Özellikle Kürt sorununun çözümsüzlüğü ve bunun sonucunda yaşanan zorunlu göçün beraberinde getirdiği sorunlar bu durumun temel nedenidir diyebiliriz. Bölgede var olan bütün sorunların temelinde Kürt sorunu vardır. Kürt sorunun çözümü özellikle ailelerin köylerine geri dönüşü beraberinde getirecek ve özellikle sokakta çalışan çocuk sorununa çözüm getirecektir.

-Hükümet bu sorunlar karşısında yeterli tedbir alıyor mu? Yasalar yeterince güçlü mü? Ya da hükümetin bu sorunun daha da yaygınlaşmasına veya teşvik edilmesine yönelik tutumları var mı?

Bu konuda hükümetin yeterli çabayı sarf ettiğini söyleyemeyiz. Tam tersine bir ara meclise var olan cezaların düşürülmesi konusunda bir öneri getirdiler. Bugün var olan yasalarla Hüseyin Üzmez gibi istismarcılar ellerini kollarını sallayarak dolaşabilmektedirler. Çocuk istismarı konusunun hükümetin gündeminde olduğunu söyleyemeyiz.

ÜZMEZ DIŞARIDA ÇOCUKLAR TEHLİKEDE

-Toplumsal olarak da tecavüzler, fuhuş, intiharlar ve çocuk istismarlarına karşı ciddi bir duyarlılıktan bahsedebilir miyiz?

--Tam olarak bir duyarlılıktan söz edemeyiz. Bugün istismarların çocuklar üzerinde yarattığı etki savaşın yarattığı etkiden daha fazla olumsuz bir etki yattığı halde, yeterli bir karşı duruşun olduğunu söyleyemeyiz. Tecavüz mağdurları toplumca korunacağına çoğunlukla toplum dışına itilmektedirler. Bu durum tecavüzcüleri güçlendirmekte ve her gün sayının biraz daha artmasına neden olmaktadır. Eğer toplum Hüseyin Üzmez davasına yeterli duyarlılığı göstermiş olsaydı bugün ÜZMEZ cezasını çekmek üzere içeride olacaktı. Ancak Üzmez dışarıda ve çocuklar için tehlike devam etmektedir.



ANF NEWS AGENCY


Cevapla

“Röportajlar” sayfasına dön