Keça Kurdan Aynur

Ünlülerle yapılmış röportajlar
Cevapla
Piremerd
Üstteğmen
Üstteğmen
Mesajlar:413
Kayıt:07 Kas 2006 13:36
Keça Kurdan Aynur

Mesaj gönderen Piremerd » 20 Şub 2007 11:40

Tunceli’nin bir köyünde doğan Aynur Doğan, çıkardığı iki Türkçe albümün ardından ’Keçe Kurdan’ adlı Kürtçe albümüyle yeni bir soluk katmıştı müziğe... Pop müziğinden arabeske, kürt müziğinden halk müziğine kadar bir çok sanatçının emeğiyle oluşan albüm, Aynur Doğan’ı farklı bir yere taşımıştı. Güçlü sesiyle, özgün yorumuyla tanıdık Doğan’ı... Son olarak Gönül Yarası adlı sinema filminde bir türkü okuyan Doğan, yeni projelerini anlatıyor...
Resim

- Bir eğitim sürecinden geçtiniz mi?
İlk olarak Arif Sağ Müzik Okulunda bağlama dersleri aldım. Aşkın Metiner’den şan dersleri aldım. Çeşitli müzisyenlerle çalışmalar yaptık, ilk olarak Metin Kemal Kahraman’la sonrasında Grup Yorum ile çalıştık. Son olarak da yaptığım en güzel çalışmalalardan biri, Gönül Yarası adlı film için seslendirdiğim türkü oldu; ’Darhe Jiroke’... Türkçesi; ’incir ağacısın’ demek... Şener Şen gibi büyük bir ustayla bir arada olmak da harikaydı...
- Bu yaptığınız albümlerden hangisi sizin için belirleyici oldu?
Benim için en belirleyicisi; Metin Kemal Kahraman’ın albümüydü. Orada kendimi buldum diyebilirim.
-Nasıl başladı Kürtçe albüm çıkarmak?
Aslında benim daha önceden iki Türkçe albüm denemem olmuştu, çokta içime sinmemişti. Kürt olduğum içinde, Kürtçe müzik yapma hevesim vardı, çok uğraş verdim. Birde Kürtçeyi çok iyi yorumladığımın farkındaydım, tabii ki kendi dilinde söylemek çok daha farklı. Bu albümde kendimi çok daha iyi ifade edebiliyorum. Konser için İngiltere’ye gitmiştim, tabii bir yandan da ne yapmam gerektiğini düşünüyordum, bir dönüm noktası bulmaya çalışıyordum. Ne yapacaksam burada düşünüp karar verecektim. Orada Kalan Müzik’in sahibi Hasan Saltık da vardı. Orada sahneye çıktım; beni dinleyen Hasan Saltık sesimi çok beğendi, sahneden indikten sonra bana albüm yapacağını söyleyince gerçekten çok heyecanlanmıştım... Benim dönüm noktam oldu.
-"Keçe Kurdan" neyi anlatıyor?
O benim. Kürt kızı anlamına geliyor, ve bende bir Kürt kızıyım, tabii ki bunun ötesinde özellikle koymamızın nedeni, dünyanın neresine bakarsanız bakın kadına yönelik bir şiddet uygulanıyor, ikinci sınıf olarak görülüyor. Anadolu’nun her yerinde halen devam eden namus cinayetleri var... Bu çalışmayı koyarken albüme kadınların sorunlarını da dile getirmek amacıyla da koyduk. Çünkü artık kadınlar barış istiyor, bu şiddet uygulamaları bitsin istiyor.
-Şu dönemde herkes Kürtçe söylemeye başladı bilmeyenler de ezberleyerek okuyor, siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tabii kimisi duruş belirlemek için okuyor, kimisi de popülerlik yaratmak için. Günümüzde hiçbir bedel ödemeden, Kürt müziğiyle ilgili hiçbir çaba göstermeden, çalışmaları seslendiriyorlar. Tabii ki bir emeğe saygısızlık var. Örneğin Şivan Perwer; yıllardır sürgünde bir memleket hasreti çekiyor, ama dilini korumasını bilmiş, çizgisini bozmadan yürüyor. Ama şu da var; ben halkıma güveniyorum, onlar neyin doğru yapıldığını, neyin yanlış yapıldığını biliyor.
-Üç kadın projesi vardı, sizde bu projede yer aldınız, ama kısa sürdü sanırım...
İşlerimin yoğunluğundan dolayı bırakmak zorunda kaldım, devam etmiyorum.
-Albümde iki Türkçe ezgi var, ileriki albümlerde değişebilir mi?
Olmalıydı zaten. Duvarlarda bağlamalarla büyüdüm. Tamam ben bir Kürt kızıyım ama Türkçe de benim açımdan çok önemli. İlk olarak ben Türkçe ozanları dinlemişimdir. Bunlar her albümde değişebilir, tabii niyetim Kürt müziğini gücüm yettiğince taşımak ama aralarında Ermenice de olabilir, Arapça da; çeşitli dillerden söyleyebilirim...
-Dünya’nın en güçlü kadın seslerinden biri olarak adlandırılıyorsunuz?
Bu beni korkutuyor, böyle birşey yok, nereden çıktı bilmiyorum. Sadece insanların öznel beğenisi diye düşünüyorum. Düşündüğünüz zaman, Hindistan’da da çok güzel sesler var, Latin Amarika’da da... Duyduğumda üzüldüm.
-Şu anda gelinen noktayı nasıl görüyorsunuz, sizin temeniniz nedir?
Çok çabuk tükettiğimize inanıyorum, nereye gittiğimizi de bilmiyoruz ama ben nereye doğru gidersek gidelim insanların yüzünde umut görmek istiyorum. Yarınlarımızı da tüketmeyelim. Onlar için mücadele edelim...
-Sanatçıların bu yönde üzerine düşen görev nedir, ne yapmalılar?
Halktan bir adım önde oldukları için, onlara müzikleriyle, yazılarıyla, şiirleriyle umutlu mesajlar vermeliler diye düşünüyorum. Tabii ki duyarlı kimliklerini koruyarak, işte bu gün Ortadoğu’da kan ve işkence var, çoçuklar ölüyor, kadınlar ölüyor, oturup düşünmek lazım, bunun yarınlarda olmaması için ne yapmak gerek diye, tepkilerini müziklerin de olduğu gibi alanlara da taşıyarak kendi bireysel duruşlarını bir aydın olarak ortaya koymalılar diye düşünüyorum.
-Bir sonraki albüm de farklılıkar olacak mı?
Şöyle söyleyim, benim belki beste çalışmalarım olabilir, bir de köylere gidip araştırma yapmak istiyorum, kaynaklarından öğrenip okumak istiyorum, ve de okuyacağım, türkünün dilini çok iyi bilmeliyim, böyle bir kaygı taşıyorum... Eğer bir dilin müziğini yapacaksam onun dilini araştırıp öğrenmem gerek...
Gülşen İşeri http://www.birgun.net ten alınmıştır


Cevapla

“Röportajlar” sayfasına dön