'Kürtler de Kızılderililer gibi haksızlığa uğruyor'

Ünlülerle yapılmış röportajlar
Cevapla
ANTER
Üstteğmen
Üstteğmen
Mesajlar:283
Kayıt:18 Oca 2007 15:31
'Kürtler de Kızılderililer gibi haksızlığa uğruyor'

Mesaj gönderen ANTER » 09 Eyl 2007 16:02

Latin Amerika ülkesi Peru'da yaşayan Kızılderililerin içinden çıkan bir grup olan Ayllu Chakı, Latin Amerika-Türkiye Kültür Festivali vesilesiyle çeşitli illerde konserler verdi. Kızılderililerin mücadelesini müziklerine yansıtan grubun üyelerinden Eusebio Martel Huacho, Kürtlerle benzer yönler taşıdıklarını belirterek, "Kürt halkının yaşadığı acıya ve verdiği mücadeleye tanık oluyoruz. Her iki topluluğun köklü bir kültürü ve binlerce yıllık geçmişi var. Zaten bizim burada olma amacımız da her iki topluluğun mücadelesine devam ettiğini göstermektir" dedi.

Latin Amerika-Türkiye Kültür Festivali çerçevesinde 22 Ağustos 10 Eylül tarihleri arasında, Ankara, Bursa, İzmir Adana, Diyarbakır, İstanbul illerinde konserler veren Küba, Şili, Venezuella ve Brezilyalı sanatçılar, bu süre zarfında Kürtlere olan yakınlığı ile dikkatleri üzerlerine çekti. Başta Kürt halkını selamlamaları, bu uğurda yaşamını yitirenleri anmaları ve HPG'lilerin taziye çadırını ziyaret etmeleri ile Kürtlere olan yakınlıklarını bir kez daha gözler önüne seren Latin Amerikalılar, bu etkileşimin sınırları olmayan sosyal sınıfların kaldırıldığı bir dünyaya taşımak istediklerini ifade etti.

Ayllu Chakı Peru'dan gelen bir müzik grubu. Peru'da yaşayan Kızılderililerden olan grup, İnka Uygarlığı'ndan günümüze süzülen ezgileri dünya halklarıyla paylaşıyor. Müzik grubunda yer alan Eusebio Martel Huacho, yaptıkları sanatın amacını ve ezilen Kızılderililer ile Kürtler arasındaki ortak yönleri DİHA'ya anlattı.

Resim

* Ülkenizin yönetimi ve Kızılderililer üzerindeki etkisini anlatabilir misiniz?


Türkiye ve Latin Amerika'daki sol birliğin eylem tarzı günümüz koşulları ile daha da belirginleşmiş durumda. Bu da yeni sol dalganın dünya çapındaki etkisidir. Şu anki Peru Başkanı Alagarsiya, geçmişte katliam yapmış isimlerden bir tanesidir. Geçmişte Alagarsiya bir defasında yaklaşık 300 politik tutuklunun ölüm emrini vermişti. Ve bunun gibi nice emirleri. Ülkenin dört bir yanında sola ve halk mücadelelerine karşı baskı uygulanmıştır. Fakat buna rağmen sonuç elde edilmemiş, büyük grevler, yol kesme eylemleri ve işçi mücadeleleri ile genel halk grevleri baş göstermiştir. İç savaşın ardından oluşturulan Gerçekleri Araştırma Komisyonu, Alagarsiya ve benzeri bir çok isimin savaş suçlusu olduğu tespitinde bulundu. Fakat bunların yargılanması söz konusu olmadı. O dönemki politik tutsakların katliamından sorumlu birisi dolayısı ile elindeki iktidarı da buna göre yönlendirecektir. Çıkardığı son yasa ile birlikte polise sınırsız ateş etme hakkını verdi. Eskiden son çare olarak tanınan bu hak, artık polisler tarafından rahatlıkla kullanılabiliyor. Mahkemede 'Kendimi korumak amacı ile ateş ettim' demesi yetiyor, beraat ediyor.


* Latin Amerika ile Türkiye arasında ne tür bir kıyaslama yapabiliriz. Kürtleri nasıl yorumlayabilirsiniz?


Kürt halkının geçmişte yaşadıklarını biliyoruz. Bu halka yönelik katliamlardan, hak ihlallerine kadar her şeyden haberimiz var. Benim ülkemde de aynı şekilde bir ihlal ve katliam söz konusu. Dolayısıyla her iki rejimi karşılaştırmam doğru olmaz. Her iki ülkeninde kendi içinde baskıcı rejimlerin olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum. 1 Eylül Dünya Barış Günü'nde İzmir'deki eyleme arkadaşlarım ile birlikte katıldım. Eyleme katılan halkın birlikteliği bizi mutlu etti. Fakat orada ilginç bir olay ile karşılaştım. Polisin yaptığı yığınağa rağmen eylem bittikten sonra kitleye müdahale etmedi. Benim ülkemde, polis bu şekilde yığınağı kolay kolay yapmıyor. Fakat bunun gibi yığınak yaparsa kesinlikle müdahale ediyorlar.

* Konserinize başlamadan önce toprağa su döktünüz. Sanırım bu toprağın kutsallığını anlatıyordu...
Yaptığım bu eylem Peru'nun Ant Dağları'nda yaşayan yerli Kızılderili kabilelere has bir gelenektir. Bize yaşamı veren ve bu imkanları tanıyan, toprak anaya bir saygı sembolüdür. Bizler bu tür seremonilere başlamadan önce bunu sürekli yaparız. Daha çok bizim geleneksel içeçeğimiz olan Çiça adında bir içkiyi döküyoruz. Fakat o olmadığı için onun kadar hayati öneme sahip su ile bunu yaptım.

* Doğa insan ilişkisinden bahsediyorsunuz ve Peru'da yaşayan Kızılderililer de bu kavram daha da belirginleşiyor...

Bu eylem aslında Peru, Şili ve bölge ülkelerinin günlük mücadele konusudur. Fakat, bizler yerli geleneğinden gelen bu olayı sahipleniyoruz. Bunun bir de kapitalist gerçeği var. Doğanın hergün tahrip edilmesi gerçeği var. Kızılderili halk sanki Latin Amerika'nın gerçek halkı değilmiş gibi gösteriliyor. Binlerce yıl sanki orada yaşamamışlarmış gibi dışlanmaya çalışıyorlar. Şu an en fakir halk kesimini onlar oluşturuyor. Peru'da yaşayan Kızılderili yerli halkın bir de sosyal dışlanmalarından söz etmek gerekiyor. Peru'da yaşayan Kızılderililerin gelenekleri çok diridir. Bu nedenle eğitim, sağlık, sosyal güvence Peru'da en önemli sorun haline gelmiş durumda.


* Peki bize biraz Kızılderililerin oradaki yaşamından bahsedebilir misiniz?


1980 öncesi, Peru'nun kırsal alanları tam bir savaş alanı idi ve gün geçtikçe köy köy bu savaşa dahil oluyordu. Bu yüzden burada yaşayanların bir çoğu göçe zorlandı. Ben de bunlardan bir tanesiyim, Yani Peru'da doğup büyüdüm. Fakat mevcut savaşta ülkeyi koruyanlar ve savaşa gidenler Kızılderili iken, bunlara karşı savaşan devrimci silahlı gruplar da yine Kızılderiliydi. Kızılderililer bu şekilde bir biri ile savaşarak kayıplar veriyordu. Fakat tarihimizde kahramanlarımız da mevcuttur. Örneğin konserlerimde okuduğum bir parça vardır; 'Monka İnka'. Bu parça Peru'ya gelen İspanyol sömürgecilerine karşı ilk ayaklanmayı örgütleyen liderin ismini taşıyor.

Daha önceleri bizim kıtamızda at yoktu. Ve dolayısı ila kıtada bulunan sömürgeciler atları ile bize büyük bir askeri üstünlük kurdular. Çünkü atı bilmeyen ve tanımayan Kızılderililer, büyük bir şaşkınlığa girerek savaşı kaybettiler. Fakat Monka İnka, Kızılderilileri at ile tanıştırırak büyük bir atlı süvari oluşturdu. Oluşturulan atlı süvari ile İspanyollara karşı farklı bir savaş taktiği başladı. İşte şarkımda da bunu belirtiyorum. O dönem emperyalistlerin bize karşı kullandığı at idi. Fakat günümüzde bilgisayarı kullanıyorlar. Bizler de bunu en iyi şekilde kullanmalıyız. Eğer emperyalistlerin küreselleşmesi varsa, bizimde küreselleşmeye karşı büyük bir direniş sağlamamız gerekmektedir.

Resim

* Savaş dedik, ölüm dedik... Türkiye'de Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde çatışmalı ortam nedeniyle yoğun bir göç yaşandı. Peru'da da mevcut savaştan kaynaklı göçler oldu mu?

Tarihsel olarak Peru Ant Bölgesi'ndedir. Bu bölgede Kızılderililer yaşamaktaydı. Fakat daha sonra bunlara İspanyollar eklendi. Geçiş döneminde Afrika'dan getirilen siyahi Perulular ve son olarak da buraya büyük bir Çinli nüfus eklendi. Tabi ki Peru'da da büyük bir göç dalgası yaşandı. Özellikle Başkent Lima'ya ülkenin dört bir yanından göçler oldu. Bunların başında ormanlık, dağlık ve kıyı bölgelerinde yaşandı. Kızılderililere karşı açılan savaş çok yönlü sürdürülüyordu. Kentlere göç eden yerlilere doğum kontrol adı altında kısırlık aşıları yapıldı. Doğumun, üremenin olumsuzlukları hakkında paneller, seminerler düzenlendi. Bu kez Kızılderili ırkına karşı yeni bir oyun oynanmaya başlandı. Bunlar yaşanırken, mücadele halen devam ediyordu. Fakat yoğun göçün yaşandığı Başkent Lima'da halen muhafazakar kimlik hakim idi. Şu anki başkanın kazanmasında bunlar önemli bir rol oynadı. Ama kıyı ve iç kesimlere gidildikçe, devrimci bir atmosferin hakim olduğunu hissediyorsunuz. Zaten mücadelenin halen sürdüğü bu yerlerdir. Yol kesmeler, toprak işgalleri ve toplu grevler yaşanıyor. Yani muhafazakarların öncü gücü sadece başkent Lima'da mevcut ve onunla sınırlı.

* Türkiye'de yaşayan Kürtlere yönelik ayrımcılık konusunu esas alırsak, Peru'da yaşayan Kızılderililer ile Türkiye'de yaşayan Kürtler arasında nasıl bir bağ kurabiliriz, sizce ortak noktaları var mı?

Öncelikle buradan Kürt halkını bir kez daha selamlamak istiyorum ve şu ana kadar yitirdiği tüm insanlarına saygılarımı sunmak istiyorum. Evet benzer yönlerini buraya geldikten sonra daha iyi hissettim. Kürt halkının yaşadığı acıya ve verdiği mücadeleye tanık oluyoruz. Tabiki her iki topluluğun köklü bir kültürü ve binlerce yıllık geçmişi var. Zaten bizim burada olma amacımız da budur. Yani her iki topluluğun mücadelesine devam ettiğini göstermeye çalışıyoruz. Sınırların olmadığı, sosyal sınıfların kaldırıldığı bir yaşamı arzuladığımızı belirtmeye çalışıyoruz.


* Türkiye'de yaşayan Kürtlerin bir bölümü asimilasyona uğramış durumda. Peru'da da bunu görmek mümkün mü?


Tabi Peru'ya da batılı bir anlayışın hakim olduğunu görebilirsiniz. Orada da kola mevcut. Yani Peru'ya Avrupai bir kültür hakim, bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Tabi bununla birlikte kültürel asimilasyon da var. Bakın mesela Kızılderili dediğinizde aklınıza kafasında tüylerden şapka, ayağında sandelet vs gelir. Ama görüyorsunuz, ben gayet rahat giyinmişim; üzerimde kot bir pantolon ve Avrupai bir tarzım var.

* Kürtlerin tarihi mücadelesinde ve kültüründe dengbêjlerin yeri ve emeği büyük. Peru'da bu ve buna benzer kültürel değerler mevcut mu?

Kızılderililer de geçmişte yaşamış ozanlar sayesinde büyük bir mesafe katetmiştir. Özellikle bizde üflemeli çalgının tarihi geçmişi çok büyük. Örneğin flütün 4 bin yıllık geçmişi var. Bunlar ilk başta deriden, daha sonra tahtdan yapılmaya başlandı. Bu yüzden üflemeli ve havalı çalgıların bizim için tarihsel olarak önemli bir yeri vardır. İnka döneminde yapılan çalgılar ilka sonrasında da devam etmiştir. İşte ilk mücadelelerimiz bu çalgılar ve beraberinde getirdiği ozanlar ile bütünleşerek günümüze gelmiştir.


* Müziğinizden ve devrimci kimliğinizden bahsettik. Peru'da müzisyen olmak nasıl bir şey?


Peru'da şu özelliklerden bahsedebiliriz. Örneğin Başkent Lima'da her hangi bir sokağa girdiğin zaman, pencerenin birinden Kuzey Peru'nun müziğini, diğerinden Kızılderili müziğini, başka bir tanesinden ise Küba ya da Fars müziğini duyabilirsin. Yani müziğin kültürel harmanlamasını görmek mümkün. Zaten istediğimiz tek şey gerçek Peru'nun bu hali. Perulu bir şairin dediği gibi; 'Yeni Peru, tüm kanların birleşiminden oluşacaktır.'


* Tarihsel olarak muhafazakarların sizin üzerinizdeki tutmundan bahsettik. Bunların müziğinize etkisi nedir?


1980'li yıllarda iç savaş ortamında çıkarılan bir yasa vardı; 'Terörizme destek yasası.' Bu yasaya dayanarak pek çok insan tutuklandı. Bu yasa öyle bir şeydi ki; sokakta şiir okuyan, sistemi protesto edip marş ya da şarkı söyleyenler terörizme destek vermekten suçlu bulunuyorlardı. Ayrıca bu gerekçeden tutuklananlar yıllarca cezaevinde ağır tecrit altında kaldı. Fakat ben onlardan şanslıydım. Bir kaç kez tutuklandım fakat 2 ya da 3 ay tutuklanıp serbest bırakıldım. Ama cezaevinde kalanlara aileleri ile görüşmeme yasağı uygulanıyor, gazete verilmiyor, hayatla bağları koparılıyordu. Perulu bir çok sanatçı bu şartlar altında yıllarca cezaevinde kaldı.

* Kızılderili müziğine baktığımızda Kürt Müziği ile eşleşen bazı noktaları mevcut. Örneğin ağıtları...

Bizde de büyük acılar yaşanmıştır. Yüreğin yandığı konular ve bunun şarkılara döndüğü yerler. Fakat acılarımızı müzikte sınırlı tutuyoruz. Yani müziğimizde halka iyimserliği aşılayarak, umut vermeye çalışıyoruz. Peru'da devlete başkaldırdıysan ya gidersin, ya da öldürülürsün. Halkın bu şekilde ezilmesi ile birlikte yeni mücadeleler ve mücadeleye katılan yeni bir halk görebiliyorsunuz. Yaptığımız müzikte iyimserliğin yeri çok farklıdır. Ayrıca yapılan bestelerde, insanlara özgürlüğün yolunu yansıtıyoruz, özgür olunmasını vurgulayoruz. Aynı zamanda bileşenler olarak, müziğimizde sınıfsal nefreti de ön plana çıkartıyoruz. İnsanlar yokluğu ve açlığı yaşarken, bunu yaratan düzene karşı müzikte bir öfke yoksa, yapılan sanatın yaşayan bir yanı da olmaz. Ayrıca müziğimizin bir diğer konusu 'aşk'tır. Fakat aşkı emperyalizm ile değişen duygulara karşın, en saf ve en temiz biçimi ile yansıtıyoruz. Emperyalizm ile plastikleşen ve içi boşaltılan, ticarileştirilen aşk kavramını en sade hali ile yansıtmayı amaçlıyoruz. Bu nedenlerden dolayı ürettiğimiz müziğin halkın acılarını, sınıfsal nefreti, halk olarak iyimser olunmayı ve aşkı yansıtmayı amaçlamaktadır.

* Perulular sizi nasıl tanıyor ?


Peru'da bir piyasa düzeni var ve kesinlikle o düzende bizim yerimiz yoktur. 25 yıldır müzikle uğraştığımız halde, belli bir kesim ile tanışıyoruz. Yani burjuva sanatçıları gibi bir halk, ya da hayran kitlemiz yok. Aslında bizler de böylesi bir popülistliğin peşinde değiliz. Biz üniversitelerde, konserlerde, alternatif radyo ve televizyonlarda kitlemize ulaşıyoruz. Ama yanlız değiliz, yoldaşlarımız, arkadaşlarımız, dostlarımız var, kısacası müziğimizi beğenen birileri var.

METİN İNAN - DİHA


Cevapla

“Röportajlar” sayfasına dön